Aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Aşk etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2024 Cuma

Minik Kuşum 7 Olmuş...

Can parem, biriciğim, gözümün nuru, aşkım, sevdam bebeğim.... Kızım Alya'm

Yine aradan geçen 1 yıl, yine anılarda biriktirdiklerimizle yeni yaşın 7 'yi karşılarken biz, geride bıraktığımız o bir yılda neler oldu neler, geniş bir özeti senin için aşağıda;

Sen 6 yaşını doldurup 7. yaşına doğru yol alırken daha ilk günlerinde sana küçük bir sürpriz yaptım. Bir sabah evden çıktık otoparkta seç bakalım bugün hangi arabayla okula gitmek istersin diye sordum. Sen çok şaşırmış bir şekilde bu bizim mi dedin? Ve bize neredeyse 1 yılı aşkın bir sure hizmet eden dayının arabası yerine yeni araçla gitmeyi seçtin... 

Martın son haftası için 2 günlük bir Trabzon kaçamağı planladık, sözde iftar vakti kalabalık aile masasında yerimizi alacaktık, işten erken çıktım seni okuldan alıp hava alanına gittik, güvenlikten geçtik ve tam da o anda 2 saat rotar açıklandı 🤦🏼‍♀️. Ki bizde zaten uçuşa 1 saat kala oradaydık oldu mu 3 saat😭 iki saatini bir şekilde idare ettik ama sonra dk başı bana ne zaman gideceğiz, niye uçağa gitmiyoruz soruların başladı. Gate de beklerken, yer host ve hostesleri geldi, bana değil git onlara sor dedim :) sonra 5dk da bir oradakileri perişan ettin. 7 ya da 8. soruşun da zannediyorum, sana birazdan alacağız dediler... koşa koşa geldin, alacaklar diye.. evet şanslı minnoş, açıklanan rotar kadar beklemedik keza yemeğe de yetişemedik ama olsundu. İkinci gününde ise tüm mart bebeleri için sürpriz bir doğum günü planladık :) senin 3. kutlaman tadında tabi. Sen, teyzen dayın, deden, aliş, leyloş heppili pörttey yaptık.

Ramazan bayramında yine tercihimiz memleket oldu, bu sefer köyde mis gibi ortamda tatilimizi tamamladık... 

Nisan sonunda dayın Ankara'ya arabasını almak için geldi, günü birlik Eskişehir yaptık.. Önce güzel bir mekanda kahvaltı.. Akabinde meşhur bilim sanat parkına gittik, orada çok eğlendin, hava da şansımıza çiçek gibiydi... Sonra arabayı bırakıp merkezde gezelim dedik. Orada da şansımıza otoparkın  asansöründe kaldık iyi mi? ama çok dirayetli davrandın, korkmadın, oldukça kalabalık olmamıza  rağmen bence süreci çok iyi idare ettin.  Neyse ki çekmeyen telefonlar, biranda zayıfta olsa sinyal algıladı, itfaiye'ye ulaştık, o sırada otopark güvenliği de durumu farketti de 20-25dk sonra sırayla çıkarıldık.. Tabi modumuzu bozmadan önce TCDD müzesinde soluğu aldık, Devrim Arabasını eski trenleri gördük, oradan Odunpazarına ✌🏻 sonra tekrar merkezde eski çarşıya, porsuk çayına nazır kahve keyfi ve kapanış 🫠 angaraya dönüş.. 

Benden sürekli scooter istiyordun, ben de sana karne hediyesi olarak bisiklet almak istiyordum. Dayın da sana hangisi sence diye sordu. Hemen bisiklet dedin, ve gidip 2. bisikletini aldık. ilk 2 tekerli (destekleri saymazsak), vitesli frenli ve en önemlisi de kornalı bisikletin💪🏻 bir de o kornayı çalışların.. Dayınla hemen pratik yaptınız, sonra havanın görece iyi olmadığı günlerde terasta, iyi olduğundaysa dışarı da deneyimlerini artırdın...

Seni artık 6 yaşını doldurduğun için Tiyatro ile tanıştırdım 🎭ilk oyununu, Cüneyt Gökçer Sahnesi'nde  Pinokyo'yu izledik, çok etkilendin, çok sevdin... dedim bu iyi hele biraz daha büyü de senle artık bol bol teyatrolu günler yaparız... sanata düşkün olman çok kıymetli... 

Ve okul, ve iş, ve gündelik rutinlerimizle günleri haftaları ayları tamamlarken, yaz için planlamaları nasıl yapsak diye düşünürken senin için yaz okullarını araştırmaya başladım. Ama ya saat, ya program, ya da ortam hiç birinde karar kılamadım. 

Haziranın ilk haftasında Serpil teyzen ve Metin dayın geldi, teyzoşun dr'a kabulü vardı. Onlara odanı tahsis ettin, teyzenle sulu boya denemesi yaptın... hırsından korktuk 😱

Okulun kapanmasına yaz tatiline girmenize 2 gün kala, sabah seni okula bırakıp işe giderken bir kazaya karıştım... Şoklandım, şükürler olsun iki tarafta da hiç bir şey yoktu ama ciddi bir korku yaşadım. ve yine şükürde kaldım, iyi ki sen yoktun diye. Ama hayat korktuklarımızla yüzleştirmeden oradan geçmemize izin vermiyormuş... O gün babana seni okuldan almasını söyledim, hatta cumayı da onun planlamasını rica ettim. O gece sen rahatsızlandın, baban okulun son günü seni okula götürmedi, ben her şeye rağmen karne töreninde orada olmanı söyledim... ama gidip gitmeyeceğinizi de bilmiyordum.. ve gitmişsiniz, bilmiyordum bebeğim, yanında olamadım kahroldum... ağladım... seninle her şeyi koşulsuz yapabilmeyi hedeflerken o anda yanında olamamak çok acıttı beni.. hele fotoğraflarını görünce...

Kurban Bayramı için  arabayla Trabzon'a gitme planımız vardı ve öncesindeki bir haftayı da zaten babanla geçirecektin. Ama işte bu kaza birçok şeyin akışını değiştirdi.. Hemen acil bilet bulma çabası, ki şükür bulduk.. tam gitmeye iki gün kala uçuş gerekçesiz iptal edildi 🤦🏼‍♀️ otobüs yok, uçuşta ek sefer yok, sanırım sistem bize gitmeyin diyor diye düşünürken gecesinde ek sefer koyulduğunu gördüm ve biletlemeyi yaptım... Alanda kedimiz, sen ben pc'm 🙏🏻 mini taşınma modunda Trabzon'a uçtuk... Gece bizi dayınla teyzen karşıladı, biraz Trabzon'da gezmece, sonra Dedenle Anneannenin yanına köye çıktık. Bayramın son günlerinde Teyzen Dayın Kuzen abinle birlikte Hopa'ya gittik.. Deniz'e düşmek için 🏊‍♂️ ilk gün deniz inanılmaz dalgalıydı giremedik bile ama ona rağmen çok keyif aldın.. 2. gün görece daha dingin bir yere gittik, cesur davrandın ama battın eyvah noktası, zaten aşmaya çalıştığın su korkun geri geldi..Ben 2 haftaya yakın uzaktan çalışma yaptım ve tatili oradayken uzatma kararı aldım, belki o süreçte sen de adapte olur benle dönmeyip kalırsın diye düşündüm ama tabi öyle olmadı... 

Temmuzun son haftası dayın ve teyzenle Ankara'ya döndük.. Bir gün sonra da Kapadokya'ya gittik.. 2 gece kalmayı planladık. İlk gün avanos, yer altı şehri, ikinci gün ise gün doğumunda Balonları izleme keyfi ve göreme uçhisar gösel şölenini akşamına aşıklar tepesinde bitirdik. Dönüşte de Ihlara Vadisi... Deredeki tesise ulaşana kadar tabiri caizse piştik, ayakkabıları çıkarıp dereye girince gelen serinleme hissi ise pahabiçilemezdi, Sense yavru öredeklerin peşinde yakalama aşkına düşe kalka bir macera peşindeydin... Tabi her macera sonu tatlı sonla bitmeyebilir... bu seferde otobanda araç arıza verdi... şükür ki sağ salim dönebildik...

Sonra yarı uzaktan çalışma, yarı babanla geçen süreçte yazı da uğurladık ve eylül okul açılma zamanı... bu sefer Fatoş teyzenlerle çalışma alanını oluşturmak için alışveriş yaptık sonra Batuhan Dayı'nın kurulum çalışmaları ile odanı da okul öncesi hazır ettik... Kitaplar kırtasiyeler de geldi...derken Mini Mini Birler...

Kabul etmeliyim ki 1. sınıf annesi olmak çok zormuş be kuzum... ELAKİN... OMUTÜY... harflerin seslerini öğrenmek, hecelemek okumak sinir sistemi üzerine yıkıcı bir gerçekti benim için. bu 7 yıllık sürecimizde, hiç bu kadar raydan çıktığımı hatırlamıyorum... Sesimi gerekli gereksiz yükselttiğim her an için özür dilerim kuşum... Yeniden öğrenci olmak belliki zorladı beni..

Ama en büyük yıkım senle okul çıkışı yaptığımız kazaydı kuşkusuz, çok korktun ağladın. Yine şükürler olsun kimseye birşey olmadı ama bu sefer ben çok sarsıldım... günlerce kendime gelemedim. Dedenle Dayın geldi.. Deden 1 hafta bizimle kaldı... 

ilk ara tatilinde evde kızlar geçiti tadında bir tatil. Teyzoşların Selma ve Serpil ve Gamzzz çok keyifliydi... hep gelsinler ki, gitmesinler ki ah yavru kuşummm... odaları bile ayrıştırdın, ben Serpil Teyzemle uyuycamm dedin. Gamze rahatsız olmasın o ayrı oda da uyusundu. Selma senle uyuyabilir planlamaların... Sabah herkesten önce uyanıp benle masaya oturdun, ben çalışırken sen de ödevlerini yaptın... sonra kız akşamlarımız, gezmelerimiz, seni yaşını büyük söyleyip tiyatroya sokmamız :)

Aralık ayının son haftasına doğru bir sabah başım ağırıyor diyerek güne başladın. Ben uyku sersemi olduğun için mızmızlanıyorsun sandım.. Seni okula bırakıp işe geldim ve 1 saat sonra okulun hemşiresi aradı. Ateşin çıkmış, keyifsizmişsin.. Seni okuldan alıp dr planladım, Covid olmuşsun be kuşum... Sürekli uykuda bir 4 gün geçirdik.. Yeni yılı Alişle evde karşıladık... bu artık bizim için bir rutin 🎄..  

Doğum günümde benim için ilk mektubunu yazdın ah kalbim... Bana kaç yaşıma girdiğimi sordun ve dileğimi öğrenmek istedin... Hep gezelim keşfedelim sağlıklı ve huzurlu olalım... akşamına pastamı seçtik bol çileklisinden, tabi hepsini sen yedin :)

İlk karne deneyimini yaşadık, o gün karne törenin çok tatlıydı.. Arkadaşların ve anneleriyle yemeğe gittik.. Ertesi gün anneannen gelecek diye hazırlıklar yaptık pazar da anneanneni karşıladık. 2 hafta bizimle olacaktı :). ilk haftayı angarada tamamladık. Bu arada her akşam Cin Ali okumaya başladın :) okumayı daha çok sev diye, okuduğun kitapların resimlerini yap dedim.. bi akşam eve geldiğimde şoklandım... Wednesday'i çizmişsin.. ve oldukça da başarılı bir çizim... her gün çiz dedim! sanatçı triplerine girmişsin, beğenmediklerini buruşturup atmışsın :). İkinci haftanın sonuna doğru 1 gecelik Sakarya kaçamağı yaptık kız kıza :) Şengül teyzenle anneannenle kız kıza Sapanca 👯‍♀️ ertesi günde merkezinde gezmece... gecesinde Angaraya dönmece, ertesi gün de Papatya prensesi anneanneni uğurladık. 

ve 2. döneme büyük bir istekle başladın.. artık daha iyi okuduğun bir süreçte olsan da akşamları hala beni zorladığını inkar edemeyeceğim. Birbirimize bir söz verdik ses yükselmeyecek diye, çoğu zaman bu kuralı ihlal ediyorsun ama :(

Ve mart ayı doğum ayın, ilk pazarında seni çocuk operasına götürdüm, Sihirli Dünyam çok iyi düşünülmüş ve sahneye konulmuş bir işti. Enstrümanlardan, Baleye, Operaya herşeyi anlayacağınız şekilde sizleri de dahil ederek işlediler... Çıkışta fikrini çok merak ediyordum, etkilendin mi sevdin mi diye ve yine şükür ki sevdin... Balım 8 yaşını doldurunca büyükler için sahneye konan opera ve baleyi de planlarımıza alıyoruz ..   

İlk sınav deneyimini yaşadın.. ve pazartesi seni okuldan aldığımda kendi geri sayımını başlattın... doğum günüme 4 gün kaldı dedin, her gün de devam ediyor...

Bu yıl ki iyilik hareketimiz, ihtiyaç sahiplerine...

İyi ki doğdun kızım Alya'm, her yıl olduğu gibi dileklerim aynı, iyi ve hakkaniyetli ol, dürüst ol, saygıdan sevgiden ayrılma, önce kendine sonra tüm evrene duyarlı ol.. her daim mutlu ve başarılı ol.. en çok oku, en çok okuyanlardan ol...

my little ONE

Seni daim seven annen..

Melek








15 Mart 2022 Salı

En Güzel Öyküm 5

Biriciğim güzel kuzum 5 yaşına girerken zaman ne de zalimsin demek istiyorum sadece! Oysa ki seninle o ilk temasım, kokunu içime çekişim dün gibi.. neyse duygusala bağlamıycam annecim 😊

Biz her yıl olduğu gibi yine iki savaşçı kadın olarak bu bir yıla da çok şey sığdırdık ✌🏻Bazıları tatsız olsa da çoğu heyecan verici güzel şeylerle yolumuza devam ediyoruz..

Biz seninle bu bir yılda neler mi yaptık özeti aşağıda ;

  • 4. yaş gününde ELSA oldun, Selma teyzenin aldığı o kostümü üşenmeden hemen hemen her gün giydin, Frozen'ın 1 ve 2 bölümlerini bize ezberlettin, öyleki tüm repliklerine kadar üstelik :) ALDIRMA şarkısındaki triplerinse müthişti. Bu elsa çılgınlılğı neyseki çok uzamadı, şöyle bir 6-7 aycık kadar ha ara ara yine o elbiseyi giyip dolandığın oluyor :)
  • Senin için okul hayatın başlamalı mı diye ikilemler yaşadığım ve son anda TFL ve ANKÜ'ye müracaat ettiğim bir süreç yaşadık. TFL kurasında 21. yedek olarak adın okundu. ANKÜ ile online mülakat yapıldı ve sen ANKÜ'ye girmeye hak kazandın ama hem küçük olman hem de pandemi gerçeği yüzünden (okulların eğitime ara verme süreci) kayıt yaptırmaktan vazgeçtim.. Ha yaz tatilimize giderken TFL'den de ddönüş oldu üstelik Temmuz ayında. Oraya da hak kazandın :)
  • Bu süreçte babanla olan sürecimiz de netlik kazandı, zaten yolunda gitmeyen bir işleyişteydik ve net olarak evliliğimizi sonlandırmaya karar verdik, bu durumun sana sirayet etmeyeceğini düşündüm en azından uzunca bir süre zaten ayrı yaşıyorduk. Dilerim de öyle olmuştur..
  • İkinci evcil hayvanın Prensesimiz bizimle yaşamaya başladı, evimize geldiğinde daha 2 aylık bile değildi. İlk günlerde onu kıskandığını düşündüm, sana olan sevgimin bölündüğünü mü düşünüyordun bilemiyorum ama ne zaman onunla ilgilensem hırçınlaştın, neyse ki bu çok uzun sürmedi... O da seninle büyüdü ve 5 martta o da 1. yaşını doldurdu..
  • Ramazan Bayramında kapatmalardan dolayı yine senle evde yalnızdık... Neyseki Seda Teyzen ve Alpiş'le bayramın ilk gününde bir araya gelebildik..
  • Yaz için Dayıların (Selim ve Metin) ve Teyzelerin (Selma ve Serpil) ile bir tatil planladık. Bozcaada ve Gökçeada.. Öncesinde tabi ki tatil alışverişi ki en zevkli bölümdü.. Çok bi heyecan yaptın... Zamanı gelip de yola çıktığımızda bizden daha bi tatilci modundaydın... Anılarımıza çok güzel yerler de ekleyerek devam ettik. Bu tatil dönüşünde de Trabzon'a geçtik. Bu sefer Kurban Bayramı için anneannen ve dedenlerle tatilimize devam ettik.. ve sonra yine Ankara'ya dönüş ve kaldığımız yerden hayatımıza devam ettik..
  • Ağustosta senin için spor araştırmalarına başladım, jimnastik yüzme vb.. Bir çok yerle görüştüm ve tesadüfen bize çok yakın olan bir salon bulduk. Üstelik tam da aradığım konseptte bir yerdi aynı anda sen Jimnastik yaparken ben de Hamak Yoga yapabilecektim. Hemen kaydolduk ve haftanın 2 günü düzenli spor hayatımız da başladı. Ancak senin ayrı benim ayrı hastalıklarımız, ocak ayındaki isteksizliğinde buna eklenince şubatta ara vermek zorunda kaldık.
  • Ağustos sonunda seninle ilk kez İstanbul'a gittik. Dip not ben o şehre aşığım… ve sende istanbul'un gündüzüne ayrı gecesine ayrı adapte oldun… hele beşiktaş maçı sonrası saatler süren ulaşım sorununa bile aldırmadan kafanı omzuma koyup uyudun 😂 hem avrupa hem de anadolu yakasından sunumlar yaptık sana. Tabi arkadaşın Aliş’le 🙏🏻❤️
  • Bu süreçte beni en zorlayan şey kuşkusuz benim COVID olduğum dönem. Zaruri olarak izole olduk, sen 2 haftaya yakın babanda kaldın, ve döndüğünde bir takım dışavurumların olduğunu farkettik. Psikologla da görüştüm ama halen tırnak yeme durumunda bir gerileme olmadı :( bu alışkanlığını nasıl söndüreceğimi de bilmiyorum doğrusu..
  • Hastalık sonrası eve gelirken, babanın evinde bağ kurduğun tosuncuğunda gelmesini istedim, ve ne yalan söylim onu bende en az senin kadar sevdim :) ama evde iki kedi ilgi bakım vb. gerekçelerden zor gelmeye başladı. Onu Teyzene verme kararı aldık.
  • Yeni yılı Seda teyzen ve Alpişle karşıladık..
  • Yaşam alanımızı değiştirmemiz için ön koşullar oluştu ve ben yaklaşık 2 ay yoğun bir şekilde ev arayışına geçtim, ocak sonunda da alacağımız evi buldum :) seninle o eve ilk gittiğimiz gün kendi odanı da seçtin ve benden daha çok orayı kanıksadın... Hatta ne zaman taşınacağız diye de sormaya başladın :)
  • Seneye gideceğin okul için araştırmalar yine yaptım, ODTÜ seçimlerini kazandın ama mali tablodan dolayı Bahçeşehir'de karar kıldık.. Oranın da mülakatına katıldın ve yine kayıt için hak kazandın... ve 2022-2023 yılı eğitim hayatına nerden başlayacağını da netleştirmiş olduk.. Dilerim senin için en iyisidir.
  • Kırmızımıza yani arabamıza veda ettik, Dayın bize arabasını getirdi, sende bir travma oluşmasın diye dayının arabasını ne de havalı değil mi diye sana sundum, ve bingo onu çok sevdin :) hatta bizde bunun gibi bir araba alalım demeye başladın...
  • ve yine mart ayı senin doğum ayın. Bu yıl senin için Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfına bağışta bulunduk.. İyilik hareketlerimize durmadan bu yıl da devam... 15 Mart'ta giyeceğin elbiseden, yaş günü pastana kadar her detaya sen karar verdin :)
ve güzel kuzum ne iyi ettin de geldin... Seninle yol çok güzel...
Her yıl olduğu gibi senin için dualarım da dileklerim de aynı... İyi ol, Hakkaniyetli ol, Dürüst ol, Merhametli ol, Sağduyulu ol, Sağlıklı ol, Paylaşımcı ol, Değerli olanın senin içinde olan olduğunun bilincinde ol, ve en çok da Mutlu ol...

İyi ki Doğdun Kuzum Biriciğim Her şeyim ALYA'M





Nice yaşlarına

Seni hep ve daim seven annen

melek


17 Eylül 2021 Cuma

Tarihi Tesadüf mü Yaşanan?

Herkese Merhaba,

Bir kitapta okumuştum, bir ilişkiyi başlatan da bitiren de kadındır diyordu... Bunu kendi hayatımda birebir tecrübelemekse payıma düşen! 17 Eylül 2006 ayında start veren 2015 Mayısta evlilikle resmileşen sürecimi, trajik olaylar silsilesinde, 2021 temmuzda finalize etmek! ve bugün 17 Eylül 2021'de 15. yılında Gerekçeli Kararla bitişi resmileştirmek, buruk ama gerçek... Ve Hayatta hiçbir şeyin tesadüf olmadığıyla yüzleşmek! Hiç bitmeyecekmiş gibi sonsuza dek sürsün gibi hayallerle çıktığınız yolda, aşkla sevgiyle saygıyla sabırla ilerlerken, bireysel arzuların girdabında sıkışmak, debelenmek, ayrı hayatlara savrulmak ve çözümsüzlükler ve bla bla.. 

en sevdiğiniz yerden akıllanana kadar sınanmak...

İnsanlar mutlu olmak adına verdiği mücadeleyi, başka gerekçelere kurban edebiliyor. Evet yuvalar yıkılmasın, çocuklar aile ortamında büyüsün diye yapılan fedakarlıklar, gün geliyor aptallık olarak ifade ediliyor. Gerekçe ne olursa olsun, insana insan gerek bu hayatta... ve de insan olarak kalabilmek!

her daim sevgiyle 


melek


27 Haziran 2021 Pazar

sevgiye giden yolda...

Kendimle olan sınavım yeni başladı... yeni yeni görmeye anlamaya başladım, düşünce gücüyle neleri güzelleştirip, neleri mahvettiğimi...

yeni kavradım evet, bir kararın eşiğinde üstelik!

canımı yaka yaka, geçtim bu yoldan ama pişmeye insan olmaya gerçek sevgiye ulaşmaya gelmedik mi bu dünyaya?

hikaye bitnedi, yol tamamlanmadı.. öğrenmeye, sınavları vermeye devam! 

Planların planlayıcısı, nelerden korudu, neyle yaktı neden yaşattı anlamaya devam


sevgiye ulaşmaya


melek



15 Mart 2021 Pazartesi

Minik Kuzum 4 Olmuş

Kızım Alya'm...

Zaman ne de hızlı akıyor, seni kucağıma aldığım o ilk günün üzerinden tam 4 yıl geçmiş...

Benim canım kızım, biz her yıl bambaşka şeyleri tecrübeliyoruz seninle, 2 ve 3. yaş sendromlarını geride bıraktık derken, erken ergenlik sendromu gibi birşeyler yaşıyoruz son aylarda seninle :)

ve ben ilkkez senle geçen bu bir yıllık süreci yazmakta zorlanıyorum :(

Geçen yıl sen 3 yaşına girmeye günler kala tüm dünyada etkili olan korona virüs salgını Türkiye'de de görünmeye başladı, virüse bağlı vefatlar gerçekleşmeye başlayınca Pandemi ilan edildi ve peyderpey toplu etkinliklerin sınırlandırılması/kapatılması gibi durumlar gündeme geldi. Okullar, kreşler ve dahası da payına düşeni aldı... ve biz 18 Mart'tan haziranın ortasına yani kreşler yeniden açılana kadar seninle tam 3 ay ev hapsi güncemize başladık..

Yazmakta zorlanıyorum, çünkü pandemiyle birlikte tüm bildiklerimiz, alışkanlıklarımız, aktivitelerimiz bile şekil değiştirdi. ilk günlerde bu süreci kanıksayamadın, sana görmediğin ve bilmediğin birşeyi anlatıp anlamanı bekledim :(. 

Mottomuz "Virüs Var", "hiç bir şeye dokunma", "yanlışkla dokunduysan elini ağzına gözüne götürme" (ki 3 yaşında bir çocuğa dokunma demek ne kadar isabetli olur tartışılır), "ellerini sürekli yıka", bla bla...

Tabi ev güncesinin ilk günleri izole olduğumuz için benim için iyi başlasa da, senin için bu sürece adapte olmak hiç de kolay olmadı. Her gün kahvaltını yapıp benimle oyun oynamak istedin, ve hep aynı cevabı işittin "Çalışmam Lazım, akşamı beklemelisin :(" sen de bu durumu oyunlaştırmak istedin, bazen toplantılarımı sabote ettin, bazen sandalyemi işgal... seni mecburi ötelediğim için daha da inatlaştın, masada kendine yer edindin... Bi ara Tablet'e sardın, bu öyle ileriye gitti ki, bazen tablet elinde uyuya kaldığın bile oldu :(... Eve gelen yardımcımızla bu süreçte yolları ayırdık, ve tüm iş bana kalınca, hsonu bir günümüzde böyle heba oldu, ve bir süre sonra sen de ben de bu duruma kanalize olsak da, ne kadar kalitesiz bir ev sürecinde olduğumuzu farkettik ... Pandemi ile birlikte ilk sokağa çıkma sınırlamaları başladı, site içindeki parka bile inemedik, korktuk ya sitede vaka varsa diye paranoyaya bağladık... sonra yaş sınırlaması geldi... Bu süreç bizi sadece izole etmedi, aynı zamanda bireyselleştirdi, ve yalnızlaştırdı... Sevdiğimiz dostlarımızla, arkadaşlarımızla ailemizle bile aramıza set koydu.. Bayramı bile evde senle yalnız geçirdik...

Haziran'ın ortasında kreşlerin açılmasına izin çıktı, buna en çok sevinenlerden olduğumu itiraf etmem gerekir... Pandeminin ikinci süreci de eski alışkanlıklarımıza yavaş yavaş adaptasyonla başladı, artık hiçi evden çıkıp akşam tekrar hiç bir yere uğramadan eve dönüyorduk... Tüm alışverişler online modda geçiyordu.. Öyle ki, ev sürecinde ayak numaran 23'ten 25'e çıkmış, bunu da ilk izin gününde babanla gezmeye gideceğinde farkettik :).

Tek şükrümüz bizim ve sevdiklerimizin sağlıklı oluşuydu... Temmuz ayında deden teyzen ve dayın geldi, dede'nin sağlık kontrolünden sonra da Trabzon'a bayram tatili için gittik... İşte orada sen de ben de nefes aldık ilk defa :) Doğayla iç içe bir hafta geçirdik. Dönüşte sen'le ankara'ya yalnız döndük... Büyüdüğünü ilkkez orada fark ettim, o kadar makul ve iyi bir yol arkadaşıydın ki canım kızım.. Ha bir de yolda bize eşlik eden bir bücür daha vardı. Senin ilk evcil hayvanın Tosi :). Anaanenle Dede'nin sana hediyesi... İsmini sen koydun :)

Pandemi nedeniyle madem çıkamıyoruz, evde bir oyun alanı yapalım dedik ve sana büyük balkonu hibe ettim... Oraya su havuzu aldık, yastıklarımızı attık.. Hsonu mayonu giyip şıp şıp suda oynadın, havluna sarıldın dondurma yaladın... arada arkadaşların Ada ya da Alper'de hsonları bize eşlik etti... 

Eylül ayında eyvah yaz bitti ve biz hiç birşey yapamadık telaşıyla, en azından hsonları yakın mesafe kaçamaklar yapalım dedik, bazen Fatoş Teyzenler, bazen de Seda Teyzenlerle günü birlik etkinlikler yaptık... 

ve Kış geldi... Sen ne ara Elsa'yı keşfettin? Bana sürekli ondan bahseder oldun... Yeni yıl hediyen olarak sana Elsa Bebek  aldım, sonra tuttun Anna yok ama dedin, Anna'yı da aldım bu sefer Olaf dedin :) . Ben de sana kar yağınca Olaf'ı biz yapalım dedim :).... 

Kıyafet konsunda çizgini belirledin, tek seçenek tütü etek :(, ne alsam kulp taktın giymedin, o tül eteklerle prenses'e bağladın.... VE doğum günü hediyesi olarak teyzen sana Elsa kostümü aldı.... gün içinde 10 kez giy çıkar yaptın... Elsa'nın Aldırma şarkısını söyledin, kareografisini ezberledin.. 

ve doğum gününe bir hafta kala 8 Martta 25 kuruş yuttun :( o kadar akıllı bir bıdıksın ki, gelip hemen söyledin, iki günlük hastane maceramızı da bu bir yıllık sürece sıkıştırdın :)

ve ben bu süreçte senin ne kadar makul, anlayışlı, sevgi dolu, merhametli ve dürüst bir çocuk olduğunu kelimelerinden hareketlerinden duruşundan gözlemledim... Bana öyle cümleler kurdun ki, bazen benden daha anlayışlı olduğunla yüzleştim... Ama halen bana telefon gelse çıldırıyorsun, değişmeyen tek şey bu bir yıllık süreçte o oldu :). Benim telefonda konuşmam hiç sevemediğin bir olay! ki haklısın da kuzum, bu pandemi, anne kız sürecimizin kalitesini o kadar çok etkiledi ki, önceden yaptığımız birçok şey değişti... daha az oyun oynar olduk, daha az etkinlik yapar olduk, daha az gezer olduk... ev içinde kitaplarımız, animasyon filmlerimiz, temizlik günümüz, ütü günümüz, yemek günümüz gibi değişkenler var bu süreçte....

Yine de sana ne kadar teşekkür etsem azdır bilirim.... Bu sürece öyle güzel uyum sağladın ki... Biriciğim benim...


Bu yılki iyilik hareketimiz Kızılay'a bağış yaptık senin için...


İyi ki doğdun güzel yüzüm, gözlerim, nefesim... Varlığın için ne kadar şükretsem azdır.... Nice sağlıklı, huzurlu mutlu yaşlarına bebeğim....




Seni daim seven annen









16 Ocak 2021 Cumartesi

83'un 38'le DANSI...

 Ve 38 mi olduk simdi?


Yillar akiyor ve yas basini almis gidiyor... 40'a sayili yillar kala... bir yas daha almis Melek insan!

Pandemiden kayip yili saymasak olur mu demiycem! Cunku insanin sinirlamalarla gecen surece direncini, sagligin kiymetini, sevdiklerimize olan ozlemi ve sayamayacagim bircok seyi deneyimlemek, kendi ic yolculugumuzda bir sureci baslatmak icin bilakis tesekkur edilesi bir olay olarak kabullendim, icsellestirdim.. ve her daim yolculuga devam!


83ᗛᗚ38 yaptik bu yil.... dogdugum yilla yasimin aynalandigi muthis bir yil olsun kendi icimde sonsuz dongumle bu seferde yoluma devam diyeyim..


her yil oldugu gibi yine kendime notlarla;

Sagligim kiymetli, ailem kiymetli, dostlarim kiymetli, isim kiymetli, sahip oldugum ve olma potansiyelim olan hersey kiymetli...ve bu kadar kiymete sahip olmakta cok kiymetli...


minnosumla sevdiceklerimle saglikla huzurla gececek bir yas olsun... 


onceki yillar gibi kucuk tatil kacamaklari rotalari planlayamasamda an'da kalip sukredip devam etmek cok guzel


e o halde heppili heppili 38 !



Sevgiler,

Melek

15 Mart 2020 Pazar

Mini Mini Bir "3" Bırakalım Şuraya! Alya 3 Yaşında :)

Kalbimi Isıtan Can Damarım! Kızım; Hayatımın En Anlamlı Hediyesi Emaneti...

Bugün 3. Yaşımıza merhaba dedik seninle....

Biz 2'den 3'e geçerken neler yaşadık, hangi yollardan geçtik, neleri tecrübeledik, nelere hoş geldin dedik ve nelerle vedalaştık? Geniş bir özeti senin için aşağıda;

Öncelikle kabul etmek gerekirse, 2 yaşının hakkını fazlasıyla verdin! "Terrible Two" buram buram iliklerimde hissettim :) Canın sağ olsun aşk kuşum... geçti gitti, simdi 3 yaş sendromuyla tanışıyoruz :)

  • Biz seninle 3 Mart 2019 itibariyle anne kız güncesi tutmaya başladık... Biz; iki kadın, arada 34 yıl gibi ciddi bir jenerasyon farkı olsa da birbirimizi çok güzel tamamladık: zaman zaman ben çocuklaştım, yeri geldi sen çok olgun biri gibi yansıdın bana!
  • Yeni hayatımızın ilk haftasında ilk dışa vurumunu yaşadık... Bir şeylerin yolunda olmadığını hissettin, ve hissettirdin :( ve sürece olumlama yapmak için 8 mart'ta psikolog koltuğuna oturdum!  
  • 23 nisan 2019'da ilk anne-kız tatilimizi yaptık, hatta ilk uzun yol tecrübesiydi de bizim için.. Mudurnu'da oldukça sevimli ahşap bir evde teknolojinin olmadığı huzurlu bir gece iki günlük tatil yaptık seninle! Dönüşte Abant Gölünü gör istedim, karlı haline bende ilk kez seninle şahitlik ettim...
  • 16 Mayıs 2019'da beni çok korkuttun... Çözümlemek için bir de Psikiyatr görüşmesi ayarladık. Ve o zaman net bir ifadeyle asıl sorunun ben de olduğunu bana anlatmış oldun! Sen ve tüm çocuklar için sevgi = anne demekmiş meğerse... Hiç kimse olmasa da anne olsun sadece! Normalleşmek gerekirmiş.. Siz bücürler tüm duyguları mıknatıs gibi çekiyormuşsunuz, sinirliysek sinirli, mutsuzsak mutsuz, öfkeliysek öfkeli, vb... ve bu duyguların gerekçesini bilmeyip anlamlandıramadığınız için o duyguyla baş edemeyip dışa vurum yaşıyormuşsunuz :(. Kısacası görüştüğüm tüm uzmanlar benim normalleştiğim zaman senin de normalleşeceğini ifade ettiler! ve senin için bir adım daha atıp eklemeler yaptım sinir sistemim üzerine :)
  • Haziran'da Aliş ve seninle Karadeniz'e memlekete oldukça uzun olan bir yola çıktık... tabi akıllandığım için uyku saatine getirme uyanıklığı yaptım, yol boyunca mışıl mışıl uyudun... Dayın bizi Samsun'da karşıladı.. Hatta seni zorla uyandırıp kahvaltı yaptırdık, sonra Hayvanat Bahçesine gittik... oradan Serpil teyzene ve gece de Anneannen, Deden, Kuzenlerin ve Selma teyzene kavuştuk :).. Bayramı Trabzon'da karşıladık.. Dönüş yolunda Anneannen ve Deden bize eşlik etti..
  • Temmuzda olukça güzel bir Ege rotası belirledik, Selma Teyzen ve Selim Dayın'la birlikte ilk yaz ve deniz tatilimizi yaptık... Suyla ilk buluşman pek iç açıcı değildi, koala gibi yapıştın, hadi gidelim istemiyorum repliklerini tekrarladın durdun :) denizden keyif almayıp, havuzu sevmen de ayrı bir ironi.. Tabi Selma teyzenin çabası takdire şayandı... 
  • Ağustos'un ilk haftasında (Kurban Bayramında) senle ilk otobüs yolculuğumuzu yaptık Ordu'ya (Serpil Teyzen ve Metin Dayına). Otobüse binerken uyuyordun, uyanıp nerede olduğunu fark ettiğinde ki tepkin olaydı :). "Ama bu uçak değil, uçak değil bu anne" :). Ayın son haftasında da rota bu sefer Akdeniz'e döndü. Antalya'da çekirdek aile ekibimizle deniz tatilimizi yaptık seninle... Sen çok mutluydun, tatil bitimi yine biz iki kafadar yolu tamamladık.. Yolu uzattık hatta, Salda Göl'ünü de senle keşfetmek istedim.
  • Eylül'de dedenin sağlık problemi patlak verdi, Ankara'da tedavisine karar verildi... sen uzun soluklu tatillerden dolayı kreşte adaptasyon sorunu yaşadın :(
  • Ekim ve Kasım ayında, evde Anneannen ve Dedenle geçen çok güzel bir 2 ayımız oldu :). Ekim'in son haftasında Anneannen ve Dedenle Kapadokya tatilimizi yaptık birlikte.. Serpil Teyzen Dr'a ya başladı, ve o da bizim küçük mutlu tablomuzda yerini aldı :) kasım ayının son haftasında beni çok üzen bir mesaj yüzünden anılar köşemizi lav ettim, sen çok üzüldün :( hala o holden geçerken, resimleri niye koparttın diye soruyorsun da... neyse ki odan için yeni köşeler yaptık..
  • Aralık ayında dr kontrolünde artık ameliyat olman gerektiği söylendi... panik halinde 3 farklı kbb uzmanı ile görüşüp ameliyat kararı aldık.. ve senin yeni yıl hediyen olarak sana evde alan yapmaya yani odanı hazırlamaya karar verdim.. her detayıyla uğraşıp kendimi o odayla yeniledim.. sonuçta çok da sevimli bir odan oldu. yeni yılı evde çekirdek kadromuzla karşıladık.. ve sen 31 aralıkta kendi odanda uyudun! ilerleyen saatlerde yanıma gelsen de yeni yıla yatağında merhaba dedin :)
  • Ocak ayının 2. gününde seni ameliyat ettirdik. Dondurma yemedin :) ödemini atman 10 günü buldu... ama sonrasında giderek iyileşen bir tablo çizdin, kreşe döndüğünde yeni güncellemeler yaptık.. evde belli bir rutin için! ve sen buna çok güzel uyum sağladın :)
  • Şubat ayında bir fark ettim ki çakılı kaldığın 11,4 kg üzerine neredeyse 2 kg koydun :) hatta bu gidişatından bir nevi korktum :) kilo aldıramıyorum diye kafayı yerken, kilo verdirme gereği olur mu diye düşüncelere daldım.. ve hatta sana kilo aldırma çabamdan ben de payıma düşeni aldım :(..  Bana sanki biliyormuş gibi ne zaman happy birthday yapacağız diye beklentilerini dillendirdin :) ve benden oyuncak dışında ilk kez farklı bir şey istedin... Bana bot alır mısın dedin? Büyüdükçe daha da bana benzemeye başlıyorsun! Korkarım sen de ayakkabı tutkunu olacaksın :)
  • ve Mart yani doğum ayın da biz bez ile vedalaşmaya karar verdik, başladığımız haftasında her gün 1-2 kazamız da oldu ama olsundu :), artık ben büyüğüm algısı oluşmaya başladı sende... Bugün (13/03/2020) kreşe giderken benden simit istedin, ama aldığımda onu yemeden elinde tuttun, kreşin kapısında seni karşılayan öğretmenlerine bak simit getirdim, arkadaşlarımla yiyeceğim dedin! Bu o kadar anlamlı ki minnoşum... Paylaşmayı öğrenmiş olman çok özel bir davranış.. Bencillikten hep uzak kal, ve hep paylaşımcı ol... Hayat paylaşınca çok daha güzel oluyor 
  • Kuzum ne iyi ettin de geldin hayatıma! güzellikler kattın bana. senle yeniden öğrenmeye kendimi geliştirmeye açılımlar yaptım... ve öğrenip hayatımıza almaya da devam ediyoruz her şeyi...
Kısacası 2'den 3'e geçerken hesapta olmayan şeyler vuku bulsada; hayal edemeyeceğim kadar güzel şeyleri de beraberinde getirmiş ve tam da dilediğim gibi; bol seyahatli, bol öğrenmeli, bol büyük aile saadetli,  bol oyunlu ve aksiyonlu bir yıl ve yaşı geride bıraktık... ve çok şanslıyız minnoşum! en büyük zenginlik aile.. Yalnız olduğumuzu düşünürken onların hep yanı başımızda olması da tesadüf değil! Planların planlayıcısı.... 

Not: Tatil dedim mi ilk aklına gelenler Anneannen, Deden, Teyzen ve Dayın oluyor :)... Gerçek sevginin ne demek olduğunu gerçekten tanımlayabilen siz bücürler... Bu aile kaya gibi sağlam, sırtını doğru yere yaslamaya devam et olur mu? Sürekli hafızanda canlı tutmaya çalıştığım Rahmetli Teyzen'de rüyalarında öpsün koklasın seni...

ve

Bu yaş günündeki iyilik hareketimiz; Lösev'e bağış yaptık senin için...

iyi ki doğdun kuzum... iyi ki varsın! benim tatlı anlayışlı sevgi dolu meleğim

seni çok seviyorum

My Little One


annen




16 Ocak 2020 Perşembe

2020 ve Yaş 37

Herkese Merhaba,

30'lu yaşları takip edemeyeceğim bir hızla tamamlarken fark ettim ki, her güne yeni bir hikaye yazmak gerek. Alınan her nefesin bile sayılı olduğu gibi bir gerçek varken, boşa geçen her an hayatımdan bir kayıp sadece... Her yaş ömür defterinden bir yıl daha eksiltiyor!... ve bugün kalan ömrümün ilk günü

ve ben 2020'ye acayip şeyler yükledim, içindeki 0'lar ve 2'lerden mi yoksa 2019'un aşırı buhranından mı bilemiyorum ama bu yılı kızımla güzel tamamlayabilmek hedefim...

Bu yıl, önemli adımlar, kararlar ve uygulamalar yılı olsun benim için... 40'a ramak kala artık daha bir emin, daha bir kararlı ve daha bir istikrarlı ilerlesin her şey!

Önce Sağlık, sonra huzur yakamızı bırakmasın...

Sevdiğim insanlarla hep bir arada sarmaş dolaş bir yıl yaş olsun yine..

Bütçem elverdiğince etkinlikler planlansın, yeni keşif alanları, müzikal şenlikler ve dahası

Aşk hep olsun 💗

Minnoşumla hep ve daim kaliteli zamanlar, oyunlar, aktiviteler, munzırlıklar 😍


ve hoş geldin yeni yaşım artık "37" matematiğinde güzel ⇀ asalsın, asilsin  benim gibi



Sevgiler

Melek



13 Mayıs 2019 Pazartesi

Kızımla 3. Anneler Günüm..

Iyikim Alya’m...

Anne olmak tabiri yerindeyse tam psikopatlık 😂😂... bu ruh hali enteresan.. Kişi anne olunca hormonların saldırısından mı, beynin mutluluk merkezinden mi bilemem ama kesinlikle bir baskalaşım yaşıyor.. ben minnoşumun içerdeyken ilk dönme ve tepiklerinden sonra kafayı zaten kırdım net 😂😂


Alya’m iyiki varsin kuzum! Annen 36 yıllık yaşama birçok şey sığdırdı kuşkusuz ama senle geçen yaklaşık 26 ay ve içerdeki 10 ayı da sayarsak totalde 36 ay eder (Allah’ım bu da mı tesadüf 😂😂 matematikle imtihanım.. -Gizli şifreler var hep hayatımda, düğümü çözersem rahatlayacam.-) başka bir Melek var. Seni kucağıma aldığımda annem destekçimdi, uzun süreli yanımda kalamadığı için sana iyi bakabilmek için kendimi baktırmaya yine anneme koştum.. 3 aylıkken sen, teyzen'in hastalığı yüzünden yine anneanne yanında soluğu aldık... sonra sen 6 aylıkken geri döndük ve 9. ayına kadar da yine senle yalnızdık.. Sonra Mari'li geçen bir 6 ay, sonra kreş ve senle yine hep yalnız ilgilenen annen!.. bazen çok yoruldum, bunaldım, yemek direniş hareketlerinden yıldım falan, ama senle geçen her günüme şükrettim, bugünlerde daha da çok şükrettiğimi bilmeni isterim, bana ilaç gibi geliyorsun.. Bana anneliği tattıran afacanım seni çok seviyorum... Son zamanlarda ramazanın etkilerinden mi bilmiyorum ama fazlasıyla sesimi yükseltiyorum sana, çok özür dilerim senden! Ama arkamı dönüp iki dk seni yalnız bırakamıyorum, hangi ara beceriyon onca işi (?) çok maharetli hatunsun valla.. Hele boyunun yetişmediğini sandığım pikaptan çalar halde plağı çekip çizmen bomba etkisi yaptı bilesin.. 😂 ilerde gösterecem, Frank Sinatra’nın -ki çok beğenirim yorumunu- özel seri plağını hallettin kuşum. Allah’tan takılma yapmıyor ama çizik olan bölüm geldiğinde "tık" sesi sabit ✌🏻

Yeterki sen iyi ol, mutlu ol, sağlıklı ol... bunlar anılar defterimizde fixlensin... ilerde senle bakıp yaddederiz kimbilir? 

My little ONE



Seni çok seviyorum kuşum...

Alya'nın Annesi


15 Mart 2018 Perşembe

Seninle Geride Kalan "BİR" Yıl...

Sevgili Alya'm,

Senin kokunu içime ilk çektiğim, seninle göz göze ilk geldiğim, seni kucağıma ilk aldığım kısacası mucizem'le tanıştığım ve mucizem'e temas ettiğim o günün üzerinden tam tamına bir yıl geçmiş... 

Geçen yıl tatlı bir telaşe ve yorgunlukla başlayan 15 mart sabahını, hastaneye gidişimizi, sonra sana saatler kala hastanede ki trafiği, annemin babamın sevgilimin bekleyişini, koşa koşa hastaneye gelen Fatoş teyzen ve Batuhan dayını, yüzlerini, heyecanlarını, korkularını o kadar net hatırlıyorum ki yani her şeyi dün gibi, o kadar taze ki.. 

Seni bekleyişte bende hakim olan sana yetememe korkumdu, anne olmak korkmakmış dedim.. bugünlerde bu duygu boyut değiştirdi kızım.. Artık korkum yetememekten ziyade sana yetişememek senle yarınları karşılayamamak oldu.. 

Sen büyüdükçe, geliştikçe yeni şeyler öğrenip keşfettikçe ben de senle yenilenir yeniden öğrenir yeniden keşfeder oldum... İlk kahkahanı daha 2.5 aylıkken duyduğumda öldüm oracıkta mutluluktan... Sonra ilk kelimen "Anne" oldu (ki sen bu kelimeyi daha birkaç aylıkken ve genelde ağlarken söylerdin), çokta manidar bence :) sonra onu "Gel Gel Gel" takip etti (ben işe başladıktan sonra), sonra "Baba" dedin, sonra Mama, sonra Meme ve son zamanlarda "Yapma" 'yı da duyduk senden.. ilk emekleme çalışmalarını da 6. ayının içinde gördük, sonra bi yerlere tutunup (genelde koltuk kenarlarına) sıralamalar takip etti... Ayakta durma çalışmalarına adımlarını da ekledin.. ben işten geldiğimde boynuma koala gibi sarıldın.. Dadın Mari seni almak istediğinde yaygarayı kopardın :), gerçi o küçücük ellerinle boynuma sıkı sıkı tutunman kollarınla beni kocaman kavraman başını boynuma dayaman o nasıl tarifsiz bir saadet! uykuya geçmek için beni yalancı meme gibi kullanmansa kelimenin tam anlamıyla komedi.. memeyi gördüğünde yüzünün aldığı şekil, o laubali tavrın :) babanla en çok  o anlarında güldüğümüzü bilesin... baban fast food'cu muamelesi yapıyor sana.. hele sabahları derin uykuda gibi görüntü verip benim yataktan kalkmamla gözlerini açışın... biyolojik saatlerimiz bile birbirimize çalışıyor kuşum! Dadın seni gün içinde hazırlamak istediğinde giyinmeye direnmeyişin bu bir nevi "melek sendromu", sende anan gibi gezintisin :). Dışarıya çıkacağını anladığında gözlerinin gülüşüne de ölürüm ki.. **Akşamları seni uyutana kadar takla atsamda, sen uykudayken seni özlemek nasıl bir duygu anlatamam sana!

Kuzum ben artık sensiz hiçbir şeyi planlayamaz oldum, es kaza hafta sonu tüm günü senle geçiremediğim zaman kendime kızar oldum... ve senden istemeyerekte olsa ayrı kaldığım her an için senden özür dilerim.. 

Ve Bugün 15.03.2018 senin "ilk doğum günün" ve bugün Emine Teyzen, Asya Ablan ve Necati Deden senin için geliyor kuzum... 

Anılarına hep güzellikler ve mutluluklar dahil olsun..
İyi, dürüst, hakkaniyetli ve sevgi dolu bir birey olarak seni yetiştirebilmekte en büyük arzum.. Dilerim bunlara yetecek kadar yanında kalabilirim..

ve iyi ki doğdun kuzum! Sağlıklı mutlu huzurlu nice güzel yaşların olsun.. my little one!

My little ONE
bana anneliği tattırdığın ve beni annen olarak seçtiğin için sana sonsuz teşekkürlerim...

Seni hep seven annen..

Alya'm
(Doğum detayı: 15.03.2017 / 14:32 / 2995gr / dr. burcu saygan karamursel / Ankara TOBB ETU)

melek

13 Kasım 2014 Perşembe

Pahabiçilemez İSTANBUL !!!

Merhaba,

Yoğunluktan yazmaya fırsatım olmadığı doğrudur :). İngiltere anılarımı kenara bırakıp, bu haftasonu yaptığım İstanbul kaçamağımdan bahsetmek istiyorum.. Evet her defasında alenen İstanbul aşığı olduğumu ifade etsemde yetinmeyip, yine övgülerime mahsar olacak bu şehirde ne delilikler yaptım onlara geçiş yapmak istiyorum hemen!!!! Bu sefer biraz gurme, biraz tarih, biraz aşk biraz da alışveriş olsun :)

İstanbul'a genelde karayoluyla ulaşmayı tercih eden ben, bi değişiklik yapıp uçuş planladım. İyi de yaptım. Ankara-İstanbul arası uçuş trafiği bi hayli yoğun, bir hafta öncesinden biletlerimi aldığım halde, otobüs fiyatlarından daha avantajlı olduğunu ifade etmem gerek. Cuma akşamı iş çıkışı soluğu Esenboğa'da aldım. Dönüşümse, pazartesi sabah uçusuydu. Böylece dolu dolu 2.5 günün hakkını da İstanbul'a verdim :)

Alanda sevgilimle buluşup, yemek için onun sürekli bahsettiği Tuzla'daki Tuzla Balıkçısına gittik. Deniz mahsulü sıcak mezeleri oldukça başarılı, sevgilim orada yediği Mısır ekmeğini anlata anlata bitiremesede görüntüsünden tutunda tadına kadar beğenmediğimi ifade etmem şart, Babaannemim ekmeğinin üstüne tanımam aga. O gün sevgilimin üniden arkadaşınında doğumgünü olduğu için yemekten sonra soluğu Caddebostan'da aldık. Sheriff Bar'da arkadaşlarıyla buluşup muhabbete daldık. Bu mekanı daha önce de defalarca tecrübeledim. Sevimli klasik bir pub'dan fazlası değil ;) 


***
C.tesi sabahı kahvaltı için tercihimiz antep usulü oldu. Pendik'te adı Gazi Burma olan bu yeri ilk gördüğünüzde baklava mı almaya geldik sorusunu düşünebilirsiniz. Ama peşin yargılı olmayın oturun bi tadın derim :). Melemeni meşhurmuş. Ben pek birşeye benzetemedim, olayı baklavada kullanılan tereyağından yapılıyo oluşuymuş ama sıcak ekmeklerine fıstıklı, kaymaklı balına laf edemem hakkını da veririrm :). Ve bir sonraki hedef tabisi benim için olmazsa olmaz olan Avrupa yakası :). Kadıköy sahilden vapurla eminönüne geçtik.. Yaşadığımı bu denli hissettiğim bir şehir daha yok sanırım!



İlk durağımız Edirnekapı, Eminönünden 38E otobüsleriyle 20-25dk sürüyor.. ve merakla izini sürdüğüm Kariye Müzesi. Müzenin iç alanında restorasyon olduğu için sadece görüşe açık olan yerlerini görebildim sadece :( Doğrusu, İstanbul'a ilkkez bu kadar hazırlıksız geldim!!!



Chora Church
Kariye, eski Yunanca'da kent dışı (kırsal alan) anlamına gelen Khora'nın türkçeleştirilmiş versiyonu :). Oldukça eski olan bu yapı zamanında Blakhernai Sarayına yakın olduğu için önemli dini merasimlerde saray şapeli olarak kullanılmış. Osmanlı zamanında Camiye dönüştürülmüş olsa da günümüzde Müze olarak hizmet vermekte. Görülesi bir yer !! Benim işte bu noktadan sonra hata zincirim başladı :( Buradan ver elini Balat yapacağıma, tutup Tekfur Sarayını görecem diye tutturdum. Ne mi gördüm? Edirnekapı surlarının bitiminde,  duvarların üzerinde bir cephesi kalmış olan ve yine restorasyondan dolayı ziyarete kapalı bir yapı! Tam hayal kırıklığı!

Tekfur Sarayı
Ben bu sinir havliyle hadi gidelim, bari, planımıza kaldığımız yerden devam edelim diye dır dır ederken, ana caddeye çıktık. Karşımızda Mihrimah Sultan Külliyesi vardı. Sevgilime gel hadi bari Mimar Sinan'ın bu ustalık eserini görelim, ben daha önce gördüm ama sende görmelisin derken otobüs geldi. Sevgilim boşver dönelim diyip o otobüse bindik mi? Otobüse dönüş değilde gidiş istikametinde binmiş bulunduk mu film orda koptu. Kocaman bir, mahalleler arası tur atıp, 1 saat 15dk sonunda eminönüne vardık :(. Ben tabisi klasik türk kadını çizgimden kaymayıp dırdırımı ettim :).
Otobüsten iner inmez hadi kapalı çarşıya antik fenerciye diye tutturdum bu seferde. Neyse, mısır çarşısına doğru yol aldık. Aman Allah'ım bu bi kabus! Insan kalabalığından hareket edemiyoruz. Resmen linç olacaktık. Kendimizi zor bela Mısır çarşısına attıp, bi çıkış kapısından da en az kalabalık olan caddeleri takip ederek, nihayet Kapalı Çarşıya vardık :). Bu seferde Erdun Collection'ı aramaya koyulduk. Kime sorsak bilmiyor, birde bize burada 300 sokak var siz hangisine gideceğinizi söyleyin öyle yardım edelim diyorlar. Tabisi keskin zekam akıllı telefonuma bakmayı akıl etti. Ve elimizle koymuş gibi de bulduk. Burası inanılmaz sevimli bir dükkan Sevgili Saffet Emre Tongüç'ün adreslediği kadar var. Evimiz için bende buradan fener almak istedim ama, sonraki programımızda sıkıntı olacak diye başka bir zamana alırım diye ötelemek zorunda kaldım. Şiddetle tavsiye ederim. Hem orjinal antik fenerler mevcut, hemde işletmenin antik görünümlü yaptığı fenerler.. Başka birçok objede var ama fenerler tüm ilginizi çekiyor ;). Fiyatları ise, antik olan beklediğiniz üzre pahalı, ama mekanın tasarımı olanlar alınabilecek niteikte :).

Tabi bu koşturmacada bir sonraki adresimiz Bakırköy'deki saatçiydi, ancak yollarda çok zaman kaybettiğimiz için birde Beyazıt - Bakırköy- bi hayli ters istikametler de olduğu için bir tercih yapmak gerekti. Ve ben Galata'yı tercih ettim. Beyazıt meydanından tramwayla Galata köprüsü ayağında inip, heybetli kuleye doğru yürümeye başladık. Sevgilim daha önce kuleye çıkmadığı için bu gezimizde çıkmak istedi. 8 yıl sonra yine aynı duygulardaydım İstanbul kanatlarımın altında. İstanbul denince nedense kitlendiğim tek nokta burası... İstanbul'a gelip, Galata kulesini görmeden, Taksimde İstiklal'de turlamadan İstanbul'a gelmiş gibi saymıyom kendimi. Burası beni benden alıyor... E bu kadar koşuşturmacada acıktık tabisi.. Asmalı Mescite daldık. O da ne? Kör Agop !!! hakaten var ve nihayet buldum desemde, maalesef giremedik :(. Bizde aparatif bişeyler atıştırıp 45lik bara eğlenmeye gittik... Burası çok yoğun talep alan bir mekan. İlkkez 2008 yılında Ahmet'le bu mekana gelmiştim. Mekan çok sıcak ve çok sevimli. Ama bırakın oturma lüksünü, ayakta masa yanında bile yer bulamıyorsunuz. Sürekli itiş kakış bir mod var içerde. 1 saat kadar kalabildik ama şarkılara eşlik edip dans etmek süperdi. Şayet anadolu yakasında kalıyorsanız. Taksim meydanından Bostancı, Kadıköy istikametine giden taxi dolmuşlar var. Onları kullanabilirsiniz. Biz öyle yaptık :).
***
Ve bir pazar miskinliğiyle güne uyandık. İlk hedef Hidiv Kasrı... ama kahvaltı 1 e kadarmış. Biz de tam 1'de orda olunca elimiz boş Moda'ya döndük. Orada bir mekanda kahvaltı yapıp Barış Manço Evi'ne gittik. Sanırım, çocukluğumun en başrol isimlerinden biridir Barış Manço.. orda çocukluk günlerime geri döndüm. Evi adım adım gezdim. Birde Adam Olacak Çocuk oldum :)

Hidiv Kasrı


Adam Olacak Çocuk


Sanırım 2 saatten fazla bu evde kaldım. Bu evden ayrılırken yüzümde hoş bir tebessüm vardı. Arkadaşım Seda'nın tavsiyesiyle Rumeli Çikolatacısı'nda yorgunluk molası verdik. Moda'da, Barış Manço evine yürüme 5-10dk mesafede olan bu mekan Selçuklu motiflerini taşıyan dekoratif çizgilere sahip. Sıcak çikolatası tavsiye ediliyor. Ama bana pek hitap etmediğini ifade etmem gerek. Sanırım tatlıyla aram olmadığı için beni biraz baydı. Çikolata tabağı almıştık bide ne akılsa, onlarda üstüne gelince böğğ oldum. Orada otururken ekşideki yorumları okuyup baya bi eğlendiğimi de itiraf etmeliyim. Bence isabetli yorumlar.




Günü sevgilimin abisi-yengesi ile buluşarak tamamlamak istesek de, programlar uymadığı için alternatif plan yapıp İstanbul'da en olmayacak şeyi yaptık! AVM :(. Kurtköy'deki Via Porta direksiyon kırılınca yine türk kadını çizgimi bozmadım tabisi :). Niye Üsküdar'a gitmek varken burdayız diye söylendim durdum :) Ama orda kahve içerken idrak ettiğim tek gerçek ayaklarım, ayak bileklerimdi kuşkusuz, resmen isyandaydılar! 2.5 günün çıkarımını ise gece yattığımda ağrılardan 1 saat boyunca uyuyamayınca anladım! Ama olsun be! İstanbul dinamik, yaşayan ve yaşanılası bir şehir. Ve ben bu şehri çok seviyorum... En kısa zamanda tekrarı olsun.. beni heyecanlandıran aşkıma İstanbul'uma kavuşma dileğmle :)

Sevgiler..

melek

10 Eylül 2014 Çarşamba

Su Üzerinde Yapılandırılan Yapay Bir Ada... Venedik! Romantik Aşıkların Şehri

Merhaba,

Italya tatilimin son durağı olan Venedik'e gitmeye ne dersiniz? Her yıl 5cm suya gömülen bu yapay adanın ömrü ne kadar kaldı bilemem ama, tamamen sular altında kalmadan orayı mutlaka görmenizi tavsiye ederim ;)

Italya tatilimin 7. gününe bu güzel şehrin Mestre bölgesinde uyandım. Kahvaltıda ise çığlık atmamak için kendimi zor tuttum :). Avrupa'da bizdeki gibi bir kahvaltı anlayışı olmadığını Napoli'den başlayan seyahatnamemden anlamış olsanız gerek. Ancak, sabah kalkıp kahvaltıya indiğimde karşılaştığım chery domateslerle uzun bir süre aşk yaşadığımı da itiraf etmem gerek :). Jelatin inceliğindeki kaşar dilimleri de önceki yerlere oranla daha başarılıydı. Birde sandviç ekmekler.. Sabah sabah kaçtane yediğimi hatırlayamıyorum bile :D. Kıtlıktan çıkmış gibi davranmış da olabilirim :). Tek kötü tarafı ise Çinli bir aile işletmesi olan bu otelde, Türk konuklar için yaptıkları çaydı şüphesiz. Plastik leğenler içinde getirdiklerini de görmeyeydim herşey daha iyi olabilirdi.

Kahvaltıdan sonra, Vaperottoların kaltığı limana gidişimiz 35-40dk sürdü sanırım. Kuzey bölgede kalan bu güzel şehirde, eylül ayının da son demleri olduğu için hava güney illere nazaran biraz daha serindi. Özellikle bu mevsimlerde ziyaret edecekseniz yanınızda yağmurluk, inceden bir hırka ve rahat kapalı bir yürüyüş ayakkabısı bulundurun derim.. Vaperotto ile adaya 1 saate varan bir sürede geçiliyor. Geçiş ücreti ise gidiş dönüş 15 euro.



Ada'ya Dükler Sarayının biraz ilerisinden ayak basıyorsunuz. Manzara etkileyici, oldukça büyük sayılabilecek bu ada kenti, 170 kanal ve 400'den fazla köprü ile birbirine bağlandığını ilk başta akıl edemeyedebilirsiniz. Gezi turuna San Marco meydanından başlayın. Bu meydan, tarihi dokusuyla sizi içine çekecek. Meydana ulaşana kadar önünden geçtiğiniz şeritte ahlar köprüsünü atlamayın sakın.

Ponte dei Sospiri (Ahlar Köprüsü)

 Haçlı yağmasında İstanbul'daki at meydanından getirtilen 4 bronz at da bazilakanın bir parçası olan müzede sergileniyor. Meydandan görülen atlar ise, bu bronz atların kopyası.




Ponte Rialto köprüsü ise, Venedikteki büyük kanal üzerinde bulunan ve birçok tanıtıma konu olan eserlerden biri..

Ponte Rialto 

Venedikte kaybolmaktan korkmayın, her girdiğiniz sokak sizi bambşka güzelliklere kavuşturuyor.. Daracık sokaklarda sağlı sollu dükkanları da gezmeyi ihmal etmeyin. Bu bölgede ki en önemli şey cam işçiliği, Murano ve Burano adalarına seferler yapılıyor. Cam atölyeleri Murano'da ancak vaktiniz sınırlıysa, alışveriş için Venedikte ki dükkanları tercih edebilirsiniz. Birde almayı düşündüğünüz cam objelerin üretim yerini sormayı ihmal etmeyin. Çin yapımı ürünler heryerde, fiyatları da orjinal ürünlere nazaran bi hayli uygun. Bu rüya kentte birde maskeler fazlasıyla dikkatinizi çekebilir.

Ve tabiki bu kentin sembolü olan Gondol'lar... Gondol turları küçük ve büyük tur olarak kategorize ediliyor. Kişi sayısı için min bir sınırlama yok. Maksimum 6 kişi olarak tura katılabiliyorsunuz. Pazarlıktan hoşlanmadıkları aşikar. Büyük tur 100 euro.






Venedikte mekanlar oldukça pahalı.. Tatilin sonu geldi ve bütçeniz de sınırlı ise, karnınızı doyurmak için seyyar tezgahlardan bizim gibi sandviç alıp yiyebilirsiniz ;).


Bir de aklınızda olsun, bizim gibi San Marco meydanında oturup etrafı izlemek isterseniz, anında yanınıza güvenlik personelleri gelip uyarıyor ve sizi kaldırıyor. Bazilikanın dibinde de oturmanıza müsade yok. Martılardan korunabilirseniz çan kulesinin dibinde oturabilirsiniz ;).

Bizim gibi marketin birinden "Chianti" edinip tatilin son gününe yakışır bir veda yapabilirsiniz..

Iyi tatiller..

Sevgiler

melek



8 Eylül 2014 Pazartesi

Bidenem ve Gönüldaşım Hep Mutlu, Daima Mutlu Olasınız...

Merhaba, 

Bugun konu da konsept de farklı olsun :)

Sevdiğim iki insan için!

5 ve 7 eylul 2014'e isimlerini yazdılar... 

8 yıllık bekleyiş.. 


Aşk!

   

Sabretmenin ve Başarmanın örneklerini sanırım çok güzel sergilediler :)

Video'da güzel aşklarına gelsin ;)





Sizi seviyorum Serpil ve Metin!



Sevgiler,

Melek




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...