MILAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MILAN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Eylül 2014 Pazartesi

Bir Güne İki Şehir Milano ve Verona!

Merhaba,

İtalya tatilimin 6. gününe Floransa'da uyanıp, akşamını Venedik'te sonlandırdığım bu çok koşuşturmacalı ama bir o kadar da maceralı günü hadi birdaha yaşayalım.

Sabah 06:00'da Floransa Signia'dan önce merkez tren istasyonuna, ordan saat 07:30 hızlı treniyle de yaklaşık 1 saat 40dk sonunda Milano'ya ulaştık. Hızlı tren bileti bizim gibi son anda alırsanız 50 euro. Ancak, böyle bir seyahat planlıyorsanız önden bilet almanızda fayda var. (http://www.italiarail.com/italian-high-speed-trains). Amacımız, biran önce Duomo meydanına gitmekti. Milano'da gezmeye zaten bu noktadan başlanmalı! Duomo dantel gibi işlenmiş duvarlarıyla Barok ve Gotik'de gelinen son nokta budur diyor adeta! Ön cephesini süsleyen 3500 heykele dikkat. Duomo, Roma'daki Aziz Piyer (St. Pietro) ve Sevilla'daki Katedral'den sonra dünyanın üçüncü büyük katedrali olarak geçiyor. Hemen o bölgede dünya markalarını bulabileceğiniz mağazaların olduğu cam tavanlı bir alışveriş merkezi (Galleria) göreceksiniz. Galleria'da (avm) ortada bulunan mozaik, o dönemde yeni birleşmiş olan İtalyan şehirlerinin sembollerini gösteriyor.

Duomo

Milano'nun önemli tarihi mekanlarından biri olan Castello Sforzesco'yu görmeyi ihmal etmeyin. Kalenin arkasında Milano'nun nadir yeşil alanlarından birinde kendinizi bulacaksınız. Ilk free wifi'yı da Aylin'le burda tecrübeledik :). Ve ciddi bir itiraf daha, Italya'da yakışıklı erkeklere sadece bu parkta rastladık :). Dinlenelim diye yeşilin üzerine serilmişken üstelik... Italya'da kuzeye çıktıkça, halk daha naif, kibar ve bakımlı oluyor ;). Öğle tatillerini sieasta, arkadaş toplantıları ya da bu parktakiler gibi sporla geçiriyorlar...

Castello Sforzesco



Bu şehirde görülesi bir yer daha var ki, maalesef Milano seyahatim son dakika geliştiği için önden bilet rezervasyonu yapamadığım, ama birdaha yolum düşerse ilk gideceğim yer olan Santa Maria Delle Grazie Kilisesi.. Neden mi bu kadar önemli? Leonorda Da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" adlı freski bu kilisenin duvarını süslüyor da ondan! En az 2 gün öncesinden rezervasyon yapılması gerekiyor. Ziyaret saatleri 08:00-19:30, 15dk'lık sürelerde maksimum 25 kişi alınıyor... Bilgilerinize :)

Duomo meydanına yakın mevkide bulunan Türk Konsolosluğu binasının yanında, İtalya'daki en iyi cheesecake'i tattığımı itiraf etmem gerek. Tabiki meşhur İtalyan kahvemle...

Milano'da genel bir şehir turundan sonra öğleden sonra 14:25'te ikinci durağımız için soluğu tren istasyonunda aldık. Garda Gölü manzaralı yolculuğumuzun sonunda vardığımız yer dillere destan aşkları ile ünlü olan Romeo ve Giulietta'nın şehri Verona!



Verona'ya yaklaşık 2 saatin sonunda ulaştık. Çok sınırlı zamanımız olduğu için bu şehirde görülmesi gereken iki duraktan biri olan Julietin evi için trenden iner inmez koşuşturmamız başladı. Ne yazıkki diğer illerde yaptığımız gibi turist info bulup, map edinmek için bile zaman kaybetme şansımız yoktu. Aylin'le, Eda'ları bulalım, Juliet'in evini görmemiz gerek diye telaşe müdüresi vasfımızın hakkını verdik. O sırada 2 italyan kızla karşılaşıp yol tarifi alalım diyince komedi başladı :). Kızlar abandone olmuş şekilde birbirlerine bakıp gülmeye başladılar, niye mi nasıl tarif edeceklerini bilemediler de ondan. Ingilizceleri cok olmadığı için çizmelerini istedim. Orda da sınıfta kaldılar..

Neyseki biz 6. hislerimize kulak verip şehir merkezine doğru ilerlemeye başladık. Ne görsek beğenirsiz :). Eda ve ablası bize doğru yürüyordu! Ellerindeki mapi alıp sanırım 6. kez önünden geçip bulamadığımız Julietin evindeydik nihayet! Tabi hayalimizdeki gibi bir ev ve balkon yoktu burda! Ama yine de değdi!! Tabiki bir klasik olan duvara yazı yazma, not bırakma eylemleri yapıldı!


Giulietta Evi



Kalan son yarım saatimizde de, şimdilerde Konser ve benzeri organizasyonlara ev sahipliği yapan Italya'daki ikinci büyük Arena'nin etrafını tavaf ettik.. Verona küçük derli toplu bir şehir. Tekrar gelir miyim, sanırım hayır. Ama Milano'da aklımda kalanlar için tekrarı olmalı diye düşünüyorum..

Colloseum

 Sevgiler...

melek

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Italya Günlüğüm vol.1 POMPEII ve NAPLES

Herkese Merhaba,

Bu yıl oldukça yorulduğum bir gerçek, ve hala uzun soluklu bir tatile de çıkamamışken, geçmişe dönüp beni heyecanlandıran bir tatil güncemle birazcık kafamı uzaklaştırmam sanırım süper olacak :)

Uzundur yazmayı planlayıp fırsat bulamadığım Italya tatilimi nihayet kaleme alabiliyorum. Italya tatilimde birden fazla şehir görme fırsatım oldu. Sıkıştırılmış bir paket tur gibi adeta, ancak bu serüven oldukça hareketli ve eğlenceliydi. Ilkkez kız arkadaşlarımla çıktığım Avrupa seyahatime birçok anı da sıkıştırdım. Hadi o sayfaları birlikte aralayalım...

Ilk gün;

NAPOLI (NAPLES)

Istanbul Atatürk Havalimanından iki saatlik bir uçuşun sonunda Napoli Havalimanına indik. Burdaki pasaport kontrolleri Ingiltere'dekinden biraz daha farklı. Pasaport kontroldeki görevliler, pasaportunuzu alıp vize sayfasını kontrol edip hemen kaşeliyo, ziyaret amacına pek takılmadıkları aşikar :) ardından size "CIAO" diyip gülümsüyorlar sıcak bir millet olduklarını ilk dakikada hissediyorsunuz. Tavsiyem, bu ilk intibaya sizde nezaketen "GRAZIE" diyerek karşılık verin.

Italya tatilimizde paket tur aldığımız için şehir gezileri genelde panaromik tur şeklinde oldu. Turun avantajı şehirler arası geçiş ve kalacak yer açısından tercih edilebilir nitelikte. Ama size tavsiyem, ekstra turları almamanız. Bizim gibi, ilk işiniz turist infoları bulup bir map edinmeniz. Zaten görülmesi gereken yerleri işaretliyorlar. Gezilecek yerler genelde yürüme mesafesinde olup, uzak olan yerlere de trenle ya da otobüsle gidebiliyorsunuz.

Napoli, Roma ve Milano'dan sonra 1.5 milyon nüfusuyla 3. büyük şehir. Şehir Türkiyeyi anımsatan manzaralarla dolu. Yabancılık çekmeyeceğiniz kesin :)
 
Başlıca görülmesi gereken yerler arasında; Castel Nuovo, San Carlo Opera Binası, Ulusal Arkeoloji Müzesi, Palazzo di Capodimonte, Vomero ve Caserta Kalesi var. Şehrin en eski kilisesi 324 yılında yapılan Santa Resituta. Napoliye Roma'dan hızlı trenle 2.5 saate gidilebiliyor.




Napoli ayrıca Pizza'nin da anavatanı. 1889 yılında Kraliçe Margherita için özel bir lezzet olarak yapılan pizza Italya bayrağının renklerini oluşturuyor. Domates, fesleğen ve mozzarella kombinasyonunun müthiş buluşması.. En iyisini Da Michele de yiyebilirsiniz.. Pazar günleri kapalı olduğuınu unutmayın :). Şayet bizim gibi pazar günü bu şehri ziyaret etmişseniz, o zaman diğer alternatif Di Matteo ;)









POMPEII

Napoli'de panaromik şehir turundan sonra turdan ayrılıp şehrin içinde kısa bir turlamanın ardından ilk soluğu görmeyi planladığımız Pompei'de aldık. Pompei, Napoli'ye 25km mesafede. trenle yaklaşık 45dk da gidilebiliyor. Pompei 20 bin kişinin yaşadığı şarap ve balık ihraç eden bir şehirmiş. 24 ağustos 79 yılındaki patlamada şehir 2 bin yaşayanıyla beraber lavlar altında kalmış. Bu antik kentin en önemli özelliği ise, birçok yapının dimdik ayakta kalabilmesi kesinlikle.. Şehirdeki meydanlar, tapınaklar, tiyatro, hamam, çeşmeler, zengin Romalıların villaları inanılmaz iyi durumda. Meşhur "dikkat köpek var" mozaiği ise eski yaşamlara ışık tutan örneklerden sadece biri. Pompei'de en ilginç yer ise genelev. Müşterilerle çalışanlar arasında dil problemi çıktığı için, duvarlara pozisyonlar çizmişler. Müşteri isteğini duvardaki pozisyonu göstererek belirtiyormuş :) Pompei'ye giriş üzreti 10 euro. Nisan-Ekim ayları arasında giriş 09:00- 18:00 arası, diğer aylarda 15:30' a kadar açık. Yaz aylarında ziyaret edecekseniz Efes gibi olduğunu gözönünde bulundurmanızda fayda var. Çok sıcak ve kaçacak yer yok. Biz gezerken sıcaktan baya yorulduk. Rahat bir yürüyüş ayakkabısı, su ve şapka olmazsa olmaz!


































Kısa Notlar:
Napoli, Mafyanın da başkenti. Bu şehirde hırsızlık en gözde mesleklerden biri. Özellikle toplu taşımaların olduğu yerlerde kendinize ve çantanıza sahip olun :) Yanınızda fazla para bulundurmayın. Gün içerisinde, transfeler, tarihi mekan ziyaretleri ve yemek için ortalama 50 euro fazlasıyla yeterli oluyor. Tabi alışveriş çılgnlığınız yoksa :) Birde pasaportunuz gibi değerli eşyalarınızı otelde bırakmanızda fayda var ;) benden söylemesi...


Bol eğlenceli ve seyahatli günlere..

Ikinci durağımız Roma yazımla buluşmak üzere.

Sevgiler,

melek

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...