Kızım Alya'm...
Zaman ne de hızlı akıyor, seni kucağıma aldığım o ilk günün üzerinden tam 4 yıl geçmiş...
Benim canım kızım, biz her yıl bambaşka şeyleri tecrübeliyoruz seninle, 2 ve 3. yaş sendromlarını geride bıraktık derken, erken ergenlik sendromu gibi birşeyler yaşıyoruz son aylarda seninle :)
ve ben ilkkez senle geçen bu bir yıllık süreci yazmakta zorlanıyorum :(
Geçen yıl sen 3 yaşına girmeye günler kala tüm dünyada etkili olan korona virüs salgını Türkiye'de de görünmeye başladı, virüse bağlı vefatlar gerçekleşmeye başlayınca Pandemi ilan edildi ve peyderpey toplu etkinliklerin sınırlandırılması/kapatılması gibi durumlar gündeme geldi. Okullar, kreşler ve dahası da payına düşeni aldı... ve biz 18 Mart'tan haziranın ortasına yani kreşler yeniden açılana kadar seninle tam 3 ay ev hapsi güncemize başladık..
Yazmakta zorlanıyorum, çünkü pandemiyle birlikte tüm bildiklerimiz, alışkanlıklarımız, aktivitelerimiz bile şekil değiştirdi. ilk günlerde bu süreci kanıksayamadın, sana görmediğin ve bilmediğin birşeyi anlatıp anlamanı bekledim :(.
Mottomuz "Virüs Var", "hiç bir şeye dokunma", "yanlışkla dokunduysan elini ağzına gözüne götürme" (ki 3 yaşında bir çocuğa dokunma demek ne kadar isabetli olur tartışılır), "ellerini sürekli yıka", bla bla...
Tabi ev güncesinin ilk günleri izole olduğumuz için benim için iyi başlasa da, senin için bu sürece adapte olmak hiç de kolay olmadı. Her gün kahvaltını yapıp benimle oyun oynamak istedin, ve hep aynı cevabı işittin "Çalışmam Lazım, akşamı beklemelisin :(" sen de bu durumu oyunlaştırmak istedin, bazen toplantılarımı sabote ettin, bazen sandalyemi işgal... seni mecburi ötelediğim için daha da inatlaştın, masada kendine yer edindin... Bi ara Tablet'e sardın, bu öyle ileriye gitti ki, bazen tablet elinde uyuya kaldığın bile oldu :(... Eve gelen yardımcımızla bu süreçte yolları ayırdık, ve tüm iş bana kalınca, hsonu bir günümüzde böyle heba oldu, ve bir süre sonra sen de ben de bu duruma kanalize olsak da, ne kadar kalitesiz bir ev sürecinde olduğumuzu farkettik ... Pandemi ile birlikte ilk sokağa çıkma sınırlamaları başladı, site içindeki parka bile inemedik, korktuk ya sitede vaka varsa diye paranoyaya bağladık... sonra yaş sınırlaması geldi... Bu süreç bizi sadece izole etmedi, aynı zamanda bireyselleştirdi, ve yalnızlaştırdı... Sevdiğimiz dostlarımızla, arkadaşlarımızla ailemizle bile aramıza set koydu.. Bayramı bile evde senle yalnız geçirdik...
Haziran'ın ortasında kreşlerin açılmasına izin çıktı, buna en çok sevinenlerden olduğumu itiraf etmem gerekir... Pandeminin ikinci süreci de eski alışkanlıklarımıza yavaş yavaş adaptasyonla başladı, artık hiçi evden çıkıp akşam tekrar hiç bir yere uğramadan eve dönüyorduk... Tüm alışverişler online modda geçiyordu.. Öyle ki, ev sürecinde ayak numaran 23'ten 25'e çıkmış, bunu da ilk izin gününde babanla gezmeye gideceğinde farkettik :).
Tek şükrümüz bizim ve sevdiklerimizin sağlıklı oluşuydu... Temmuz ayında deden teyzen ve dayın geldi, dede'nin sağlık kontrolünden sonra da Trabzon'a bayram tatili için gittik... İşte orada sen de ben de nefes aldık ilk defa :) Doğayla iç içe bir hafta geçirdik. Dönüşte sen'le ankara'ya yalnız döndük... Büyüdüğünü ilkkez orada fark ettim, o kadar makul ve iyi bir yol arkadaşıydın ki canım kızım.. Ha bir de yolda bize eşlik eden bir bücür daha vardı. Senin ilk evcil hayvanın Tosi :). Anaanenle Dede'nin sana hediyesi... İsmini sen koydun :)
Pandemi nedeniyle madem çıkamıyoruz, evde bir oyun alanı yapalım dedik ve sana büyük balkonu hibe ettim... Oraya su havuzu aldık, yastıklarımızı attık.. Hsonu mayonu giyip şıp şıp suda oynadın, havluna sarıldın dondurma yaladın... arada arkadaşların Ada ya da Alper'de hsonları bize eşlik etti...
Eylül ayında eyvah yaz bitti ve biz hiç birşey yapamadık telaşıyla, en azından hsonları yakın mesafe kaçamaklar yapalım dedik, bazen Fatoş Teyzenler, bazen de Seda Teyzenlerle günü birlik etkinlikler yaptık...
ve Kış geldi... Sen ne ara Elsa'yı keşfettin? Bana sürekli ondan bahseder oldun... Yeni yıl hediyen olarak sana Elsa Bebek aldım, sonra tuttun Anna yok ama dedin, Anna'yı da aldım bu sefer Olaf dedin :) . Ben de sana kar yağınca Olaf'ı biz yapalım dedim :)....
Kıyafet konsunda çizgini belirledin, tek seçenek tütü etek :(, ne alsam kulp taktın giymedin, o tül eteklerle prenses'e bağladın.... VE doğum günü hediyesi olarak teyzen sana Elsa kostümü aldı.... gün içinde 10 kez giy çıkar yaptın... Elsa'nın Aldırma şarkısını söyledin, kareografisini ezberledin..
ve doğum gününe bir hafta kala 8 Martta 25 kuruş yuttun :( o kadar akıllı bir bıdıksın ki, gelip hemen söyledin, iki günlük hastane maceramızı da bu bir yıllık sürece sıkıştırdın :)
ve ben bu süreçte senin ne kadar makul, anlayışlı, sevgi dolu, merhametli ve dürüst bir çocuk olduğunu kelimelerinden hareketlerinden duruşundan gözlemledim... Bana öyle cümleler kurdun ki, bazen benden daha anlayışlı olduğunla yüzleştim... Ama halen bana telefon gelse çıldırıyorsun, değişmeyen tek şey bu bir yıllık süreçte o oldu :). Benim telefonda konuşmam hiç sevemediğin bir olay! ki haklısın da kuzum, bu pandemi, anne kız sürecimizin kalitesini o kadar çok etkiledi ki, önceden yaptığımız birçok şey değişti... daha az oyun oynar olduk, daha az etkinlik yapar olduk, daha az gezer olduk... ev içinde kitaplarımız, animasyon filmlerimiz, temizlik günümüz, ütü günümüz, yemek günümüz gibi değişkenler var bu süreçte....
Yine de sana ne kadar teşekkür etsem azdır bilirim.... Bu sürece öyle güzel uyum sağladın ki... Biriciğim benim...
Bu yılki iyilik hareketimiz Kızılay'a bağış yaptık senin için...
İyi ki doğdun güzel yüzüm, gözlerim, nefesim... Varlığın için ne kadar şükretsem azdır.... Nice sağlıklı, huzurlu mutlu yaşlarına bebeğim....
Seni daim seven annen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder