ROME etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ROME etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Ocak 2019 Çarşamba

Doğduğum Güne Başka Bir Ülkede ve İlk Gördüğümde Aşık Olduğum Şehirde Uyanmak "AMOR=ROMA"

Bu yazı Roma tanıtımı içermez!!!

Bana ait duyguların dışa vurumudur....

Her yıl yaş dönümümde kendim için yapılacak listesi hazırlarım... Bu yıl geçen yıllardan biraz farklı bir ruh halindeyim, zaten kesin bilgidir.. İçinde 8 olan yıllar kesinlikle bana yaramıyor, nasıl bir ironiyse 83 yılında doğup, 2008'de hayatımın vurgunlarını yiyip, 2018'de kayıplara da gebe kaldım... Doğduğum yıl ne felaketler oldu bilmiyorum, 98'de kendi iç dünyamda kopan fırtınaları hatırlayamamakla birlikte sonra ki 10 yıllık süreçler hep götürdü hep bi baltanın ters tarafından darbeler vurdu!... Tam bitti bitecek kurtuluyorum sevinç naralarım da boğazımda düğümlenen bambaşka sorunların habercisi oldu... tam da işte o sıralar bir gece kafam atıp, ertesi gün planladım Roma tatilimi... önce izni onaylattım üzerine biletleme ve otel rezervasyonu, içimdeyse hep bi gidemeyeceğim kuşkuları vardı ama... Alya'nın bitmeyen gribi, benim boğaz ağrım sinüzit sorunum ve kuru öksürüklerim derken 14 ocak akşamı Ankara Dış Hatlar Terminali'nde oluşum evet gidiyorum beya buradan dönülmez dedirtti...

ve Roma Ocak ayına rağmen çok güzeldin... Siluetin her zamanki gibi büyüledi.. ve mutluydum huzurluydum... iç dünyam ne kadar karanlık olsada senin sokaklarında yürürken beynim bomboştu sadece o anı yaşıyordum... Taki 15'i 16'ya bağlayan geceye kadar... yine karardı dünyam ama bu sefer pes etmek yerine, ertesi güne umutla merhaba de diyebildim gizlice...

Elini bırakmadığım kızım ve sevgilimle...

Piazza Navona
Colloseo
Saint Peter's Square


2019'da kendime notlar...

Kalbini daha da arıt...
Beynini arıt...
Sağlığına dikkat, kaybettiğin kilolar iyi değil bilakis bağışıklığının da düştüğünün habercisi...
Hakketmediğine inandığın ne varsa sil at yeniden yapılandır...
ve Yaşa her zamanki Melek gibi!
Emin adımlarla, sevdiklerine hep yakın olarak, her daim beklentisiz severek yaşa...
2019'u kendine armağan bir yıl olarak gör... ve kendini tamamla

Sevgiyle

Melek

20 Temmuz 2014 Pazar

Roma Sınırlarında Bir Ülke VATIKAN


Roma içinde bir ülke, Hristiyanlığın yönetsel merkezi Vatikan! Bir numaralı vatandaşı ise Papa, toplamda 1000 kişilik nüfusa sahip olan bu ülke, dünyanın en küçük ülkesi olması yanında, toplam yüzölüçümü de 440 m2. Bu ülke 110 kişilik İsviçre askerinden oluşan sembolik bir orduya da sahip.

Etkileyici bir atmosfer, sınırlarına girdiğiniz andan itibaren San Pietro meydanı, Bernini Sütunları ve bu sütunlar üzerindeki havarilere ait heykeller, San Pietro bazilakası, müzeleştirilmiş şapeller (en önemlisi de Sistin)!.. Kısacası, İtalya'ya değer katan birçok değerli sanatçıya ait eserler, burası kelimenin tam anlamıyla olağanüstü!!!

Accık tarihe değinelim : Aziz Pietro, Hz Isa'nın 12 havarisinin en önemlisiydi. Bilinen tarihsel süreçte Hz Isa çarmıha gerildikten sonra, Pietro, kardeşi Andrea, Meryem Ana ve Yahya kudüsten ayrılıp önece Antakya'ya ulaşmış. İlk hıristiyan cemiyeti orada kurulmuş ve dünyada ilk kez Hz Isa'ya inanlara Hristiyan adı verilmiş. Ardından Efes'e geçilmiş. Meryem Ana'yla Yahya Efes'te kalmış. Pietro ve Andrea ise Yunanistan'a yol almış, ordan da Pietro Roma'ya ulaşmış. Dönemin İmparatoru Neron'un bugünkü Pietro bazilikasının bulunduğu yerde hipodromu varmış. Burada at yarışları ve müsabakalar düzenlenirmiş. Daha sonra da Hristiyanlar, Hz Isa gibi çarmıha gerilip öldürülürmüş. 64 ya da 67 yılında tam tarihi bilnmemekle birlikte Pietro'da çarıha gerilmiş, bu esnada "Isa gibi öldürülmeye layık değilim" diyince, baş aşağı çevrilerek öldürülmüş. Hristiyanların Ruhani babası olarak bilindiğinden, onun değerini bilenler yakın bir mevkiye gömüp daha sonra üzerine anıt mezar yapmışlar. Hz Isa, Pietro'ya "Senin adın Pietro (taş), yattığın taş dinin merkezi olacaktır.." demiş. Hristiyanlık 313 yılında Milano Fermanı ile serbest din olarak ilan edilince, Hz İsa'nın İncil'de bilinen sözü üzerine Pietro'nun yattığı bu yere (324 yılında) ilk bazilika inşa edilmiş. Yangın, sel, istila , savaş, deprem gibi birçok şeye de maruz kalmış. Daha sonra Papa II. Giulio tarafından bazilika yeniden yaptırılmış. Yapımında Bramante, Rafael, Michelangelo, Bernini, Maderno, Della Porta, Fontana, Ligorio, Vignola gibi dönemin en önemli sanatkarları davet edilmiş. Bazilikaya ait kubbenin (Cupola) çapı 42,5m, yüksekliği 132,5m ve dıştan 135m.

Bu kadar tarihi bilgiden sonra gelelim gezimize;

Buraya metro ile ulaşım oldukça rahat. Biz öyle yaptık :). Pietro bazilikasındaki heykelleri, büstleri incelemenizi şiddetle tavsiye ederim. Herbiri o zamanki olanaklarla yapıldığı halde olağanüstü. Biz bazilikayı gezdikten sonra Cupola'ya çıktık. Girişi asansör kullanmazsanız 5 euro,  biz 300 basamak çıkmak istemiyoruz derseniz de asansörlü seçenek 7 euro. Gerçi, asansör de kullansanız, sonrasında yanlış hatırlamıyorsam 150-200 arası bir basamak daha çıkıyorsunuz :). Biz asansör kullandık. Sonra Cupola'dan San Pietro Meyadanı, Vatikanın sınırlarını ve Roma'yı seyreyledik. Manzara müthiş. Ayrıca Bernini sütunları üzerinde küçük görünen heykellerse, bu açıdan bakıldığında oldukça heybetli ki yükseklikleri 6m !  Ve Vatikan Müzesi, görmeden dönmeyin! Giriş için internet üzerinden bilet alırsanız 20 euro. Biz uzayan kuyruklarda vakit kaybetmek istemediğimiz için internetten bileti alıp öyle gittik. Sadece Sistin Şapeli 1 saati aşan bir inceleme gerektiriyor. Dönemin en önemli isimlerinden Michelangelo bir mucize yaratmış! Duvarlar tavanlar resimler/fresklerle dolu. 1503 yılında yapımına başladığı bu şapeli 40 yılda tamamlamış. Her m2'yi özenle incelemek gerek ve gitmeden de fresklere ait tarihi mutlaka araştırın. Ben şanslılardandım, elimdeki kılavuzumla her m2'yi hazmederek ineceleme fırsatına nail oldum :)
Özellikle son yargı adlı resim Rönesans sanatının en önemli eserlerinden. Tavandaki ilk üç panel, Eski ahitteki yaratılışı simgeliyor. Işık ve Karanlığın ayrılışı, Güneş ve Ayın Yaratılışı, Göğün ve Sulların Ayrılışı, Ademin Yaratılışı..
Son Yargı ise, Isa'nın dünyaya geri dönüşü ve kıyameti tasvir ediyor. Müze pazar hariç hergün 09:00-16:00 saatleri arasında açık.


San Pietro Bazilikası (St. Peter's Basilica)

Cupola'dan San Pietro Meydanı (Piazza San Pietro)



Cennet ve Cehennem'in anahtarı











Vatikan ve Italya'da bulunun mabetlere giriş için kıyafet yönetmeliği var. Askılı tisort, mini etek ve şortla giriş yasak. Dini mabetleri ziyaret edeceğiniz zaman bu durumlara uygun giyinmenizde fayda var ;).Ayrıca İtalya'da birçok milletten insan yaşadığını unutmamak, kalabalık yerlerde dikkatli olmak gerekiyor. San Pietro Bazilikası'nda, turdan yaşlı bir teyzeyi bir kaç kadın sıkıştırıp çantasını almaya çalışmışlar. Tabi bu esnada kızı durumu farkedip müdehale etmiş. Mağdur olmamak için asgari de olsa önlemi elden bırakmayın ;)

Vatikan turumuzu tamamladıktan sonra, ilk soluğu yol üzerinde bir mekanda yemek arasıyla aldık. İtalyanlarda kahvaltı kültürü bizimkinin aksine, kahve-kek/kruvasan ikilisinden ibaret olduğu için, kahvaltıda vazgeçilmezlerim olan, peynir, zeytin ve domatase hasret kalacağıma inanmışken işte bu mekan bomba gibi oldu :) seçimlediğim salata sayesinde arzularımı bir nevi baskıladım :P. Ne kadar da doğru bir seçim olduğunu resminden de anlayabilirsiniz :D

Leziz Salatam :)

O kadar acıktık ki, ilk olarak servis edilen otlu ekemğe saldırdık, arta kalan savaşçıları resmedebildim. Oldukça lezzetli oluyor ekmekleri ;)

Vatikan müzesinden çıktıktan sonra yol boyunca devam ettiğinizde solda kalan bu mekanı kesinlikle öneririm ;)


Avrupa'da gerek cafeler gerekse Restaurantlar'da bahşiş sistemi bizdekinden biraz farklı. Kendi rakamlarını kendileri belirliyorlar, Menülerin ilk sayfasında bu ücret politikasını direkt gözünüze sokuyorlar :) ortalama 1ila 2,5 euro arasında değişiyor. Tabi kişi başı.

Sevgiler,

melek

14 Temmuz 2014 Pazartesi

ROMA (2. gün)

Merhaba,

İtalya tatilimin ikinci durağı daha önceki yazıımdan da hatırlayacağınız gibi ROMA. Ben bu tatile çıkmadan üzerinde baya bi çalıştığımı da itiraf etmem gerekiyor :)

Biraz yoruldum kabul ama değdi. ROMA'da gezilip görülmesi gereken yerler için birçoğunuzun yaptığı gibi internette bi hayli araştırma yaptım. Gezilecek yerlerin birbirine olan mesafelerini de map'den çalışıp, yetinmeyip birde onları text'ler haline getirdim.  Birde bu çalışmayı, bu yolculuğa benimle çıkan arkadaşlarıma da gönderdim. Hatta herkesin bir bölgeyi çalışmasını da şart koştum. Gerçi ne oldu? tabiki tembel öğrencilerim ödevlerine çalışmadılar :) Gideceğimiz yerlere yolda birkaç saat kala çalışmaya başladılar. Ya hakaten böyle bir durum yaşadık ya biz :). Napoli'ye giderken uçakta, Roma ve Floransa'ya giderkende otobüste okuduk. Tekrar planladık nerden gezmeye başlayacağımızı :). Gerçi en disiplinli öğrenci bendim sanırım, dersime netten çalışmakla kalmayıp birde 9 eylül 13'te İstanbul'da katıldığım Boğaz Turu'nun rehberi Sevgili "Saffet Emre Tonguç" 'un "Avrupa'da Görülecek 101 Yer" adlı kitabını da edindim. ve Avrupa seyahati planlayanlara da şiddetle tavsiye ederim ;). Özellikle yemek yenilecek yerler üzerine tavsiyeleri çok başarılı ;).

ve gelelim ikinci günkü birikimlere

Fontana di Trevi (AŞK Çeşmesi)

Vatikan'daki gezimizi tamamlayıp ilk soluğu bu görülesi çeşmede aldık. Hatta abarttık saatlerce bu çeşmenin atmosferini yaşadık. Birde iki gün boyunca sırt çantasında gezdirdiğimiz kahve fincanlarımız da bu çeşmeyi gördü ama ne görme! Aylin'cimin Türkiye'de aklına koyduğunu burada hayata geçirdik :). Bu çeşmeye'ye, ROMA'da edindiğimiz map'teki sokakları takip ederek ulaştık. Kesinlikle büyüleyici, ve her saat inanılmaz da yoğun. Tabiki bir klasik haline gelen olayı da yaptık. Çeşmeye sırtınızı veriyorunuz sağ elinize gönlünüzden ne koparsa madeni parayı alıp içinizden dileğinizi geçirip sol onuzunuzun üzerinden çeşmeye atıyorsunuz :). Aslında bu geleneğin amacı Roma'ya tekrar gelebilmek. Burda en cömertimiz Aylin çıktı :). Bende köylü uyanıklığı yapmış gibi hehe ben 1 euro attım diye sevinirken Eda'nın daha az attığını, Aylin'inse bonkör davrandığını Tiramisu ve Cheesecake molası verip birde yanına extra hot water istediğimiz cafe de öğrenmiş bulundum. Extra hot water niye mi istedik, bakınız aşağıdaki resimlerde gizli :)









:) Evet, fincanlar türk kahvesi içindi. Resimlerden de gördüğünüz gibi, kahveler içildi, tekrar çeşmeye dönüldü. Gözümüze kestirdiğimiz bir yerde konuşlanıp, birde fal bakıldı iyi mi? Birde bu çeşmeyi, Aşk çeşmesi olarak tabir eden tek millet biziz :)

Bu güzel mekanı da görüp, Roma sokaklarında gezimize devam ettik ha birde acıktık tabisi.










Ve rehberimiz kitaptan, bir sonraki uğrak yerimize karar verdik. Travestere.. Roma'nın en eski ve favori semti. Kesinlikle gidin! Burası çok güzel.. Kitapta önerilen Pizzeria Nerone'yi tercih ettik. Iyi ki de ettik. Pizzalar müthiş. Özellikle karışık sebzeli olan şiddetle tavsiye edilir ;)




Roma'da bir klasik. Bu görüntüyü birde Venedik'te Gondol turunda gördük. Bizimle fazlasıyla benzer oldukları garanti :)

Soldaki amca çok tatlıydı. Özellikle patlıcan'ın ingilizcesi aklımıza gelmemişken, patlıcanı resmedip bi de rengini söyleyip elinde patlıcanla dönmesiyle biten serüvenimizden sonra yediğimiz leziz pizzlar işte budur yaa dedirtti :)

Sağ'daki karışık sebzeli olan perfect! soldaki sadece patlıcanlı olan o da güzeldi. Ama tavsiyem sağdaki ;)


Ve Roma'daki son durağımız! İspanyol Merdivenleri...

Bu da tam bi maceraydı ya, bir türlü map'ten bulamayıp, önümüze her gelene sorduk iyi mi :) En komiğide sanırım benim hıçkırığımla tavan yapan an! Eda'nın yoldan çevirdiğimiz bir çifte, otobüsle nasıl gidilir sorusuna verilen cvp ? şu ilerdeki beyaz apartmanı görüyor musunuz? Oraya kadar devam edin, sonra sağdan düz devam edip önüne kadar gidin!!! ahahahhaha, benim hıçkırığım tam da bu sırada tutunca bana da dönüp "you are welcome" demesi cabası. Resmen ayak üstü haşladı bizi :)




Roma'da gündüz ayrı akşam ayrı güzellikler var. Bu güzel şehre en az 3 gün verin. Biz maalesef iki gün burdaydık ama dolu dolu iki gün geçirdik. Bazı yerlerin sadece önünden geçerek gördük.Çünkü iki gün bu şehre maalesef yetmiyor. Bir daha gelir miyim? Kesinlikle gitmek istiyorum ama Sevgilimle :)

Sevgiler..

melek

8 Temmuz 2014 Salı

Italya Günlüğüm Vol.2 Romulus ve Remus :) ya da sadece ROME (1. Gün)

Herkese Merhaba,

Evet itiraf ediyorum! Istanbul'umdan sonra Aşık olduğum ikinci metropol ROMA!...

Gerçi bu tılsım adında da gizli.. Tersten yazın, biraz da izleyin A M O R...

Kızçemlerle ikinci durağımız bu güzel şehirdi. Kabul etmek gerekirse sevgiliyle de ziyareti son derece makbul şehir :). Büyülendim! İçinde kayboldum ve ifade edemediğim nice güzel duygulara sürüklendim.. Otele dönmek bile istemedim. Gündüzü ayrı, gecesi ayrı yaşayan bir şehir burası..

7 tepeli ROMA, seni nereden anlatmaya başlasam ki bilemedim :) Tur güzergahıma göre gideyim en iyisi :).

ROMA'da ilk durağımız;

Palatinus Tepesi, yontma taş devrine ait yerleşimlerin bulunduğu daha sonraki dönemlerde İmparatorluk konaklarının bulunduğu tepe.. Ağaçlarla dolu, esintili ve haz verici bir tepe :). Colosseum'a oldukça yakın.

Colosseum asıl adı Flavius Amfitiyatrosu. Bu görkemli yapı İmparatorVespasianus tarafından 72 ile 80 yılları arasında yaptırılmış. Bu alanda, Julius Hanedanı'nın son imparatoru Neron, halkın arazilerine el koyup kendisine altın varaklarla süslü olmasından dolayı Domus Aurea (altın ev) adı verilen bir konak inşa ettirmiş. Palatinus Tepesi'ndeki konaklarla bir bağlantı kurmak için de yapay bir göl yaptırmış. Tabiki bu durum halkı öfkelendirmiş.. "Yakarım ROMA'yı da yakarım" diyen Neron intihar edince, yerine Vespasianus geçmiş. Tabi ilk işi Neron'u unutturmak adına atılan adımlar olmuş. Ve ne yapmış, önce yapay gölü kurutmuş. Sonra da Colosseum'u halka açık bir eğlence alanına dönüştürmeye karar vermiş. Seyirci kapasitesi 55 bin olan Colosseum ilk önce tiyatro gösterilerini sunmak için yapılmış. Daha sonra gladyatörlerin dövüştüğü arena haline gelmiş. Giriş ücreti 10 euro.

Colosseum


Colosseum'dan Roma Forumunu da seyredebilirsiniz. Bu forum zamanında şehrin siyasi, ticari ve hukuki merkeziymiş. Şimdilerde sadece kalıntı olan bu yer İtalyan halkının gününü geçirdiği, toplandığı bir alandan ibaret.

Yine bu yerleşkelere yürüme mesafesinde olan Circo Massimo'yu mutlaka görün. Bu yapı Aventino ve Palatinus Tepe'lerinin arasında kalıyor.

Bizim, bu görkemli yapılardan sonraki durağımız Tur rehberimizin yanlış yönlendirmesinden dolayı Vatikan oldu. Vatikan'a tam birgün ayırmak gerektiğini o gün tecrübeledik. Sadece yarısını gezebildiğimizden dolayı, Roma'daki ikinci günümüzdeki ilk durağımız yine Vatikan'dı. Bu nedenle Vatikan'ı ayrıca anlatmak isterim. Kısacası, Roma'daki gezilerimizle devam etme niyetindeyim :)

Bir sonraki durağımız meydanları ile de meşhur olan bu şehirden büyülendiğimiz birkaç meydanı ve Melekler ve Şeytan'ları okuduysanız şayet o hikayenin başladığı yer olan Pantheon oldu :)

Navona Meydanı, Campo dei Fiori ki benim görmek için sabırsızlandığım bu meydana oldukça yakın. İmparator Domitian halkın sempatisini kazanmak için 33 bin kişilik bir yarış alanı yaptırmış. Meydanın etrafında binalar stadyumun sıralarının üzerine inşa edilmiş. Barok dönemin en güzel örneklerinden biri kesinlikle ;). Ortasında mimar Bernini'ye ait dünyanın dört büyük nehrini simgeleyen çalışması ve iki yanında da çeşmeler var. Günün her saatinde oldukça hareketli. Sokak ressamları ve karikatüristleri ile dolu ayrıca. Birde birden çok kafe ve lokanta mevcut. Ama tavsiyem bizim gibi öğlen saatlerinde burayı ziyaret etmişseniz meşhur Roma dondurmasını tatmanız. Doğru adrestesiniz, meydanda Giolitti de var :)...







Venedik Meydanı ve Vittorio Emanuele Anıtı..
Roma'da İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulu bir şehir ve ilk kurulduğu yer Palatinus Tepesi.. Palatinus'ya Venedik Meydanı'nın önünden geçerek gidiliyor. Bu bina zamanında Papa'ların konağı olarak kullanılmış. Sonra Venedik devletinin elçilik binası olarak hizmet vermiş. Faşizm dönemindeyse Mussolini'nin karargahı haline gelmiş. Bugün sergi sarayı olarak kullanılmakta. Bu binanın önünde göze batan bir başka eserse, anıtsal Vittoriano yani İtalyan Birliğinin kurulmasına büyük hizmetleri olan Savoy Kralı Vittorio Emanuele Anıtı yer alıyor.



Melekler ve Şeytanlar Kitabını Hatırlayalım mı? Pantheon!
M.Ö. 27 yılında bütün Tanrılara şükretmek amacıyla Augustus'un damadı tarafından yaptırılmış. 43m çapındaki kubbesi ve ortasında tek ışık kaynağı olan Roma Mimarisinin bir başka harikası olduğu şüphesiz.. Bugünlere gelebilmesi ise, Papa tarafından Meryem Ana'ya adanmış bir kiliseye çevrilmiş olması.. Giriş ücretsiz.








 
Biz bi hayli yorulduk. Ordan oraya koşuşturmacalı ilk günümüzün son durağı görmek için sabırsızlandığım Giordano Bruno'nun yakıldığı meydan Campo dei Fiori'ydi. Bulmak için baya bi map üzerinde çalıştık. Birden fazla kişiden rotasyon bilgisi de aldık. Aslında defalarca yakınından geçmişiz. Kızlara, haydi haydi bekleme yapmayalım nağmelerimi bugün gibi de hatırlıyorum. İyiki de bulmuşuz bu güzel meydanı :). Sadece benim için izlediğim Giordana Bruno'nun yaşamını konu alan bir tiyatro temsili olmaktan da çıkmış oldu.. Gerçi itiraf etmem gerekirse Durukan Ordu'yla hayat bulan bu şahsın hikayesi o gece bu meydanda tavan yaptı. Akşam yemeğimizi de bu meydandaki restarontlardan birinde yedik. Gerçi o da ayrı bir hikayeydi. Aylin'in pazarlık yaptığı mekana gitmeyip hemen yanındaki mekanda oturup siparişlerimizi verdikten bir müddet sonra ne deseler beğenirsiniz :). Mutfakta kaza çıktı, sizi başka biryere yönlendirsek :) ahahahahaha sanırım Aylin'in ahı tuttu :). Campo dei Fiori, Roma kalıntılarının üzerine kurulmuş binaların, Orta çağ hanlarının ve Rönesans konaklarının birarada bulunduğu cıvıl cıvıl bir semt :). Meydanın ortasındaki Bronz heykelse, kiliseye aykırı düşüncelerini açıkladığı için bu meydanda diri diri yakılan Giordana Bruno'nun heykeli.


Rahip Filozof Giordano Bruno


Bir İtalyan klasiği makarnam :)


Evet Roma'daki ilk günümüz oldukça hareketli ve güzeldi. Metro ile bircok lokasyona ulasabilirsiniz. Ancak, Roma'daki tarihi mekanlar yürüme mesafesinde olduğu için bu şehri yürüyerek gezmenizi öneririm. En kısa zamanda Roma'daki ikinci günümüze ait anılarımla geri gelecem.

Sevgiler

melek
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...