MUSEUM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
MUSEUM etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2017 Cumartesi

Kezo Pariste Vol.2

Herkese Merhaba,

Paris güncesini aralıyoruz...

İkinci güne Versay sarayında (Palace of Versailles/ Le château de Versailles) başlamaya ne dersiniz? Günlerden Pazar (25.10.2015), ve sevgilimle erken denilecek bir saatte kalkıp yollara düşüyoruz, çünkü saray kaldığımız lokasyona ortalama 1 saat mesafede bir yerde. Seyahatimizi planlarken  "kesinlikle gezilecekler" listesinin biletlerini online almak adetimdir, haliyle saray biletlerini de önceden aldım.. Ancak saraya vardığımızda karşılaştığım manzara tam anlamıyla soğuk duş etkisi yaptı, aylardan ekim olduğu için hava da biraz soğuk, üzerine akla zarar sıra (biletli olanlar için), yılan gibi kıvrıla kıvrıla ortalama 1.5 saatin sonunda girişe varabildik.. Saray klasik avrupa çizgisini yansıtıyor, odadan odaya geçiş sistemi biraz garip geldi bana, mahremiyet yok sanırım bu sarayda :).. En etkileyici bölüm Aynalar salonu kuşkusuz, ama sarayın devasa pencerelerinden görünen arka bahçe enfesti..Birde Napolyon'a ait bölümü beğendiğimi ifade etmeliyim. Kral ve Kraliçeye ait yatak odaları hemen belli oluyor :). Kraliçenin odası çiçekli böcekli.. Kralın yatağına da tabiri caizse asansörle çıkmak gerek.. Bu nasıl bir kompleksse artık.. Sarayın gezilen bölümü bitince bir umut bahçesine de bilet alıp gezeriz diye düşündüm, ancak oradaki korkunç sırayı görünce hemencecik vazgeçtim, ama size tavsiyem mutlaka gezin! Biletleme işlemlerinizi de benim gibi online yapın derim, zaten biletleme için seçenekler sunuluyor. Bahçesinin bu kadar büyüleyici olması sanırım geçmişteki alışkanlıkları sayesinde. Malum sarayda tuvalet yok, vaktiyle saray sakinleri de ihtiyaçlarını görüp atıklarını bahçeye savurdukları için, bahçe fazlasıyla nasiplenmiş (tabi bu hikaye gerçek mi uydurma mı bilemem). Gördüğüm olağanüstü bir botanik park :)...
Tiplere Gel...


Aynalar Salonu

 Saraya veda edip, soluğu meşhur opera binasının önünde aldık :)...
"Opéra National de Paris"
Opera'ya yürüme mesafesinde olan Galeries LaFayette'yi de gezelim istedik ancak kapı duvardı.. Pazar günleri kapalıymış öğrenmiş olduk.. 

Sonra soluğu kaldığımız lokasyona oldukça yakın bir yerde yani Montmartre'de aldık.. Şairler ve Ressamlar tepesi olarak da ün salmış bu lokasyon daracık sokakları ve şehre tepeden bakan   Sacré-Cœur Bazilikası ile öne çıkıyor. Vaktinde de pek çok ünlüye ev sahipliği yapmış, kimlere mi? Pablo Picasso, Salvador Dali, Claude Monet, Vincent van Gogh ve Amedeo Modigliani. Bu bölgede sokak ressamlarına portrenizi yaptırabilirsiniz. Küçük butiklerden Paris hatırası bazı parçalar alabilirsiniz. Kurabiye ve çikolata görselleriyle davet eden dükkanları da pas geçmeyin derim.. 
Sacre Coeur
Paristeki son günümüzde Montmartre'yi tekrar ziyaret ettik, Sevgilimin ısrarı ile yaşlı bir amcaya (ressama) portremi yaptırdım, bana benzetti mi tabiki hayır :), bide ressam, çok matahmış gibi, beni Mona Lisa'ya benzetmeyeydi iyiydi :P..
Günü tabi bu şekilde bitirmedik, ne mi yaptık Notre Dame katedraline gittik, akşamları turistik yerlerde hep bir hareket oluyor, bu nedenle önemli lokasyonları hem gece hem gündüz görecek şekilde planladık.. Yanımızda plastik bardaklarımız ve kırmızımız ile :)... Bence Pariste yapılacak en güzel şey turistik bir lokasyona ya da nehre karşı keyif yapmak...
Notre Dame
 ve eve dönüş ve gece ışıklarında Moulin Rouge...


Devamı gelecek tabi..

Sevgiler sevgiler,

Melek


 

6 Şubat 2016 Cumartesi

"Vincent van Gogh ve Rijkmuseum" Amsterdam Vol.II

Herkese Merhaba,

Amsterdam maceralarıma kaldığımız yerden defam! Kanallar üzerinde bir güzel yerdeyim.. Şehir biblo gibi, evler muntazam.. Şehir baştan aşağı muhteşem dizayn edilmiş, yapışık nizamlı rengarenk evler, kendimi bu görsel şovun içinde kaybediyorum, arada map'e rağmen kayboluyoruz da, heryer birbirine benziyor :).. Kısacası bu şehri dizayn edenlere şapka çıkartmak ve alkış tutmak gerek.. 

Fotoğraf ustasının kadrajı inanılmaz.. Kelimelerle anlatılmaz, yaşanılması şart bir yerdeyim kısacası...

Şehirle özdeşleşen o kadar çok şey var ki, herbirini ayrı ayrı kaleme almak istiyorum.. Ama bugün sizleri sanata dair bir yerlere götürmek derdindeyim... Avrupa'da sayılı sanat galerisinden biri olan Van Gogh ve Rijk Museum için kapıları aralayalım.. Buyursunlar;


Van Gogh müzesi, bu şehri planlarken daha, görülecek yerler sıralamamda ki ilk yerdi, birde bu sanat galerisine yürüme 150-200m bile mesafesi olmayan onun kadar önemli olan Rijk museum'u da planıma dahil ettim... Amserdam'daki ikinci günüm sanatla içiçe geçsin istedim, ve giriş saatine 15dk rotarlı olarak ulaşabildiğim yerde yani Çılgın Adam Van Gogh'dayım.. Müze Gerrit Rietveld'in planına dayanılarak inşa edilip, 1973 yılında ziyarete açılmış 4 katlı bir bina... Girişinde Van Gogh ve Munch biyografileriyle sizi karşılıyor... Hatta galeri iki ustanın dönemlerine ışık tutuyor.. Duvarlara her iki ustanın sırasıyla eserleri ve yapıldığı dönemlere ait bilgiler de mevcut.. Yine onlar kadar hafızlarda yer etmiş Loutrec'den de bir kaç kare mevcut. Van Gogh'un en bilindik eserlerinden tutunda, eskizlerine kadar birçok çalışmanın yer aldığı bu sanat galerisi kesinlikle gezilmeli... Müzede, Van Gogh'un kardeşi ile yıllarca devam eden yazışmaları yani mektupları da sergileniyor. Galeri'de ayrıca Usta sanatçıya ait sinevizyonda var, çocukluğundan intiharına kadar olan sürecinden tutunda, renklerle dansını, oldukça iyi gözler önüne seriyor...Van Gogh müzesi için biletlemeyi internet üzerinden yaparsanız, giriş saatini de kendiniz belirleyebiliyorsunuz, öğleden önceki bir saat dilimini seçerseniz, müze girişinde uzayan kuyruklarda da zaman kaybetmemiş olursunuz ;). Müze giriş ücreti 17€.



Güne bakan
Van Gogh Yatak Odası
Büyülenerek ayrıldığımız bu galerinin ardından Iamsterdam yazısının önünde mola alıp, enerji topluyoruz... Şehrin sembolleri arasında olan bu yazının önünde deyim yerindeyse izdiham var... Harflerin üzerine çıkmaya çalışanlar, yazıyı kadraja sığdırmaya çalışanlar, bir de ben önüne geçip bir kare yakalasam derdinde olanlar ve dahası :)



Molanın ardından derin bir nefes alıp, 1885 yılında açılıp, 2000'li yıllarda ise restorasyon için kapatılıp aslına sadık kalınarak yeniden yapılandırılan 2012 'de de kapılarını yeniden sanat severlere açan Rijk Museum'dayız.. 

Sevgülümmm :P
Birçok önemli sanat eserine ev sahipliği yapan bu galeride beni en etkileyen sanırım kütüphanesiydi.. 4 katlı kütüphanede, uzunluğu 1km olan raflar bulunuyor. Birde 1881 yılından beri arşivlenmiş sanat ve sanat tarihiyle ilgili kitaplar, dergiler, makaleler ve dokümanları barındıran bir deposu mevcut.. Sizce de olağanüstü değil mi? 


Mühendis olmasaydım, kesin sanat tarihiyle ilgili birşeyler yapardım.net!!! Hatta doktoramı sanat tarihi üzerine mi yapsam diye düşünmüyorda değilim :)

Self-portrait, Vincent van Gogh, 1887




Portrait of a young Woman, with 'Puck' the Dog, Thérèse Schwartze, c. 1879 - c. 1885


Tabi ki bu müzede kütüphanesi kadar etkili olan, Rembrandt, Waterloo, Vermeer gibi birçok ustaya ait alan mevcut.. Alan diyorum, geleride ustalara ait bir salon mevcut.. Salonda duvarların üst tarafında ünlü ressamların isimleri yazıyor ve duvarları da resimleri süslüyor. Galeri labirent gibi her kolidor, başka bir güzelliğe sizi davet ediyor... 

Militia Company of District II under the Command of Captain Frans Banninck Cocq, Known as the ‘Night Watch’, Rembrandt Harmensz. van Rijn, 1642

Portrait of a Couple as Isaac and Rebecca, known as ‘The Jewish Bride’, Rembrandt Harmensz. van Rijn, c. 1665 - c. 1669


The Milkmaid, Johannes Vermeer, c. 1660

View of Houses in Delft, Known as ‘The Little Street’, Johannes Vermeer, c. 1658

A Militiaman Holding a Berkemeyer, Known as the ‘Merry Drinker’, Frans Hals, c. 1628 - c. 1630








Shiva Nataraja, Anonymous, 1100 - 1200

Günün sonunda, yılda 1.5-2milyon sanatseverin neden buraya akın ettiğini fazlasıyla anlıyorum... Rijk Müzesi giriş ücreti 17.5€.

Kısacası benim gibi sanata düşkünlüğünüz varsa, gezi planlamanıza Amsterdam'ı da almışsanız, bu iki yeri görmeden dönmemenizi şiddetle tavsiye ederim...


Sevgiler sevgiler...

Melek




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...