Rehber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Rehber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Temmuz 2014 Pazartesi

ROMA (2. gün)

Merhaba,

İtalya tatilimin ikinci durağı daha önceki yazıımdan da hatırlayacağınız gibi ROMA. Ben bu tatile çıkmadan üzerinde baya bi çalıştığımı da itiraf etmem gerekiyor :)

Biraz yoruldum kabul ama değdi. ROMA'da gezilip görülmesi gereken yerler için birçoğunuzun yaptığı gibi internette bi hayli araştırma yaptım. Gezilecek yerlerin birbirine olan mesafelerini de map'den çalışıp, yetinmeyip birde onları text'ler haline getirdim.  Birde bu çalışmayı, bu yolculuğa benimle çıkan arkadaşlarıma da gönderdim. Hatta herkesin bir bölgeyi çalışmasını da şart koştum. Gerçi ne oldu? tabiki tembel öğrencilerim ödevlerine çalışmadılar :) Gideceğimiz yerlere yolda birkaç saat kala çalışmaya başladılar. Ya hakaten böyle bir durum yaşadık ya biz :). Napoli'ye giderken uçakta, Roma ve Floransa'ya giderkende otobüste okuduk. Tekrar planladık nerden gezmeye başlayacağımızı :). Gerçi en disiplinli öğrenci bendim sanırım, dersime netten çalışmakla kalmayıp birde 9 eylül 13'te İstanbul'da katıldığım Boğaz Turu'nun rehberi Sevgili "Saffet Emre Tonguç" 'un "Avrupa'da Görülecek 101 Yer" adlı kitabını da edindim. ve Avrupa seyahati planlayanlara da şiddetle tavsiye ederim ;). Özellikle yemek yenilecek yerler üzerine tavsiyeleri çok başarılı ;).

ve gelelim ikinci günkü birikimlere

Fontana di Trevi (AŞK Çeşmesi)

Vatikan'daki gezimizi tamamlayıp ilk soluğu bu görülesi çeşmede aldık. Hatta abarttık saatlerce bu çeşmenin atmosferini yaşadık. Birde iki gün boyunca sırt çantasında gezdirdiğimiz kahve fincanlarımız da bu çeşmeyi gördü ama ne görme! Aylin'cimin Türkiye'de aklına koyduğunu burada hayata geçirdik :). Bu çeşmeye'ye, ROMA'da edindiğimiz map'teki sokakları takip ederek ulaştık. Kesinlikle büyüleyici, ve her saat inanılmaz da yoğun. Tabiki bir klasik haline gelen olayı da yaptık. Çeşmeye sırtınızı veriyorunuz sağ elinize gönlünüzden ne koparsa madeni parayı alıp içinizden dileğinizi geçirip sol onuzunuzun üzerinden çeşmeye atıyorsunuz :). Aslında bu geleneğin amacı Roma'ya tekrar gelebilmek. Burda en cömertimiz Aylin çıktı :). Bende köylü uyanıklığı yapmış gibi hehe ben 1 euro attım diye sevinirken Eda'nın daha az attığını, Aylin'inse bonkör davrandığını Tiramisu ve Cheesecake molası verip birde yanına extra hot water istediğimiz cafe de öğrenmiş bulundum. Extra hot water niye mi istedik, bakınız aşağıdaki resimlerde gizli :)









:) Evet, fincanlar türk kahvesi içindi. Resimlerden de gördüğünüz gibi, kahveler içildi, tekrar çeşmeye dönüldü. Gözümüze kestirdiğimiz bir yerde konuşlanıp, birde fal bakıldı iyi mi? Birde bu çeşmeyi, Aşk çeşmesi olarak tabir eden tek millet biziz :)

Bu güzel mekanı da görüp, Roma sokaklarında gezimize devam ettik ha birde acıktık tabisi.










Ve rehberimiz kitaptan, bir sonraki uğrak yerimize karar verdik. Travestere.. Roma'nın en eski ve favori semti. Kesinlikle gidin! Burası çok güzel.. Kitapta önerilen Pizzeria Nerone'yi tercih ettik. Iyi ki de ettik. Pizzalar müthiş. Özellikle karışık sebzeli olan şiddetle tavsiye edilir ;)




Roma'da bir klasik. Bu görüntüyü birde Venedik'te Gondol turunda gördük. Bizimle fazlasıyla benzer oldukları garanti :)

Soldaki amca çok tatlıydı. Özellikle patlıcan'ın ingilizcesi aklımıza gelmemişken, patlıcanı resmedip bi de rengini söyleyip elinde patlıcanla dönmesiyle biten serüvenimizden sonra yediğimiz leziz pizzlar işte budur yaa dedirtti :)

Sağ'daki karışık sebzeli olan perfect! soldaki sadece patlıcanlı olan o da güzeldi. Ama tavsiyem sağdaki ;)


Ve Roma'daki son durağımız! İspanyol Merdivenleri...

Bu da tam bi maceraydı ya, bir türlü map'ten bulamayıp, önümüze her gelene sorduk iyi mi :) En komiğide sanırım benim hıçkırığımla tavan yapan an! Eda'nın yoldan çevirdiğimiz bir çifte, otobüsle nasıl gidilir sorusuna verilen cvp ? şu ilerdeki beyaz apartmanı görüyor musunuz? Oraya kadar devam edin, sonra sağdan düz devam edip önüne kadar gidin!!! ahahahhaha, benim hıçkırığım tam da bu sırada tutunca bana da dönüp "you are welcome" demesi cabası. Resmen ayak üstü haşladı bizi :)




Roma'da gündüz ayrı akşam ayrı güzellikler var. Bu güzel şehre en az 3 gün verin. Biz maalesef iki gün burdaydık ama dolu dolu iki gün geçirdik. Bazı yerlerin sadece önünden geçerek gördük.Çünkü iki gün bu şehre maalesef yetmiyor. Bir daha gelir miyim? Kesinlikle gitmek istiyorum ama Sevgilimle :)

Sevgiler..

melek

8 Temmuz 2014 Salı

Italya Günlüğüm Vol.2 Romulus ve Remus :) ya da sadece ROME (1. Gün)

Herkese Merhaba,

Evet itiraf ediyorum! Istanbul'umdan sonra Aşık olduğum ikinci metropol ROMA!...

Gerçi bu tılsım adında da gizli.. Tersten yazın, biraz da izleyin A M O R...

Kızçemlerle ikinci durağımız bu güzel şehirdi. Kabul etmek gerekirse sevgiliyle de ziyareti son derece makbul şehir :). Büyülendim! İçinde kayboldum ve ifade edemediğim nice güzel duygulara sürüklendim.. Otele dönmek bile istemedim. Gündüzü ayrı, gecesi ayrı yaşayan bir şehir burası..

7 tepeli ROMA, seni nereden anlatmaya başlasam ki bilemedim :) Tur güzergahıma göre gideyim en iyisi :).

ROMA'da ilk durağımız;

Palatinus Tepesi, yontma taş devrine ait yerleşimlerin bulunduğu daha sonraki dönemlerde İmparatorluk konaklarının bulunduğu tepe.. Ağaçlarla dolu, esintili ve haz verici bir tepe :). Colosseum'a oldukça yakın.

Colosseum asıl adı Flavius Amfitiyatrosu. Bu görkemli yapı İmparatorVespasianus tarafından 72 ile 80 yılları arasında yaptırılmış. Bu alanda, Julius Hanedanı'nın son imparatoru Neron, halkın arazilerine el koyup kendisine altın varaklarla süslü olmasından dolayı Domus Aurea (altın ev) adı verilen bir konak inşa ettirmiş. Palatinus Tepesi'ndeki konaklarla bir bağlantı kurmak için de yapay bir göl yaptırmış. Tabiki bu durum halkı öfkelendirmiş.. "Yakarım ROMA'yı da yakarım" diyen Neron intihar edince, yerine Vespasianus geçmiş. Tabi ilk işi Neron'u unutturmak adına atılan adımlar olmuş. Ve ne yapmış, önce yapay gölü kurutmuş. Sonra da Colosseum'u halka açık bir eğlence alanına dönüştürmeye karar vermiş. Seyirci kapasitesi 55 bin olan Colosseum ilk önce tiyatro gösterilerini sunmak için yapılmış. Daha sonra gladyatörlerin dövüştüğü arena haline gelmiş. Giriş ücreti 10 euro.

Colosseum


Colosseum'dan Roma Forumunu da seyredebilirsiniz. Bu forum zamanında şehrin siyasi, ticari ve hukuki merkeziymiş. Şimdilerde sadece kalıntı olan bu yer İtalyan halkının gününü geçirdiği, toplandığı bir alandan ibaret.

Yine bu yerleşkelere yürüme mesafesinde olan Circo Massimo'yu mutlaka görün. Bu yapı Aventino ve Palatinus Tepe'lerinin arasında kalıyor.

Bizim, bu görkemli yapılardan sonraki durağımız Tur rehberimizin yanlış yönlendirmesinden dolayı Vatikan oldu. Vatikan'a tam birgün ayırmak gerektiğini o gün tecrübeledik. Sadece yarısını gezebildiğimizden dolayı, Roma'daki ikinci günümüzdeki ilk durağımız yine Vatikan'dı. Bu nedenle Vatikan'ı ayrıca anlatmak isterim. Kısacası, Roma'daki gezilerimizle devam etme niyetindeyim :)

Bir sonraki durağımız meydanları ile de meşhur olan bu şehirden büyülendiğimiz birkaç meydanı ve Melekler ve Şeytan'ları okuduysanız şayet o hikayenin başladığı yer olan Pantheon oldu :)

Navona Meydanı, Campo dei Fiori ki benim görmek için sabırsızlandığım bu meydana oldukça yakın. İmparator Domitian halkın sempatisini kazanmak için 33 bin kişilik bir yarış alanı yaptırmış. Meydanın etrafında binalar stadyumun sıralarının üzerine inşa edilmiş. Barok dönemin en güzel örneklerinden biri kesinlikle ;). Ortasında mimar Bernini'ye ait dünyanın dört büyük nehrini simgeleyen çalışması ve iki yanında da çeşmeler var. Günün her saatinde oldukça hareketli. Sokak ressamları ve karikatüristleri ile dolu ayrıca. Birde birden çok kafe ve lokanta mevcut. Ama tavsiyem bizim gibi öğlen saatlerinde burayı ziyaret etmişseniz meşhur Roma dondurmasını tatmanız. Doğru adrestesiniz, meydanda Giolitti de var :)...







Venedik Meydanı ve Vittorio Emanuele Anıtı..
Roma'da İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulu bir şehir ve ilk kurulduğu yer Palatinus Tepesi.. Palatinus'ya Venedik Meydanı'nın önünden geçerek gidiliyor. Bu bina zamanında Papa'ların konağı olarak kullanılmış. Sonra Venedik devletinin elçilik binası olarak hizmet vermiş. Faşizm dönemindeyse Mussolini'nin karargahı haline gelmiş. Bugün sergi sarayı olarak kullanılmakta. Bu binanın önünde göze batan bir başka eserse, anıtsal Vittoriano yani İtalyan Birliğinin kurulmasına büyük hizmetleri olan Savoy Kralı Vittorio Emanuele Anıtı yer alıyor.



Melekler ve Şeytanlar Kitabını Hatırlayalım mı? Pantheon!
M.Ö. 27 yılında bütün Tanrılara şükretmek amacıyla Augustus'un damadı tarafından yaptırılmış. 43m çapındaki kubbesi ve ortasında tek ışık kaynağı olan Roma Mimarisinin bir başka harikası olduğu şüphesiz.. Bugünlere gelebilmesi ise, Papa tarafından Meryem Ana'ya adanmış bir kiliseye çevrilmiş olması.. Giriş ücretsiz.








 
Biz bi hayli yorulduk. Ordan oraya koşuşturmacalı ilk günümüzün son durağı görmek için sabırsızlandığım Giordano Bruno'nun yakıldığı meydan Campo dei Fiori'ydi. Bulmak için baya bi map üzerinde çalıştık. Birden fazla kişiden rotasyon bilgisi de aldık. Aslında defalarca yakınından geçmişiz. Kızlara, haydi haydi bekleme yapmayalım nağmelerimi bugün gibi de hatırlıyorum. İyiki de bulmuşuz bu güzel meydanı :). Sadece benim için izlediğim Giordana Bruno'nun yaşamını konu alan bir tiyatro temsili olmaktan da çıkmış oldu.. Gerçi itiraf etmem gerekirse Durukan Ordu'yla hayat bulan bu şahsın hikayesi o gece bu meydanda tavan yaptı. Akşam yemeğimizi de bu meydandaki restarontlardan birinde yedik. Gerçi o da ayrı bir hikayeydi. Aylin'in pazarlık yaptığı mekana gitmeyip hemen yanındaki mekanda oturup siparişlerimizi verdikten bir müddet sonra ne deseler beğenirsiniz :). Mutfakta kaza çıktı, sizi başka biryere yönlendirsek :) ahahahahaha sanırım Aylin'in ahı tuttu :). Campo dei Fiori, Roma kalıntılarının üzerine kurulmuş binaların, Orta çağ hanlarının ve Rönesans konaklarının birarada bulunduğu cıvıl cıvıl bir semt :). Meydanın ortasındaki Bronz heykelse, kiliseye aykırı düşüncelerini açıkladığı için bu meydanda diri diri yakılan Giordana Bruno'nun heykeli.


Rahip Filozof Giordano Bruno


Bir İtalyan klasiği makarnam :)


Evet Roma'daki ilk günümüz oldukça hareketli ve güzeldi. Metro ile bircok lokasyona ulasabilirsiniz. Ancak, Roma'daki tarihi mekanlar yürüme mesafesinde olduğu için bu şehri yürüyerek gezmenizi öneririm. En kısa zamanda Roma'daki ikinci günümüze ait anılarımla geri gelecem.

Sevgiler

melek

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Italya Günlüğüm vol.1 POMPEII ve NAPLES

Herkese Merhaba,

Bu yıl oldukça yorulduğum bir gerçek, ve hala uzun soluklu bir tatile de çıkamamışken, geçmişe dönüp beni heyecanlandıran bir tatil güncemle birazcık kafamı uzaklaştırmam sanırım süper olacak :)

Uzundur yazmayı planlayıp fırsat bulamadığım Italya tatilimi nihayet kaleme alabiliyorum. Italya tatilimde birden fazla şehir görme fırsatım oldu. Sıkıştırılmış bir paket tur gibi adeta, ancak bu serüven oldukça hareketli ve eğlenceliydi. Ilkkez kız arkadaşlarımla çıktığım Avrupa seyahatime birçok anı da sıkıştırdım. Hadi o sayfaları birlikte aralayalım...

Ilk gün;

NAPOLI (NAPLES)

Istanbul Atatürk Havalimanından iki saatlik bir uçuşun sonunda Napoli Havalimanına indik. Burdaki pasaport kontrolleri Ingiltere'dekinden biraz daha farklı. Pasaport kontroldeki görevliler, pasaportunuzu alıp vize sayfasını kontrol edip hemen kaşeliyo, ziyaret amacına pek takılmadıkları aşikar :) ardından size "CIAO" diyip gülümsüyorlar sıcak bir millet olduklarını ilk dakikada hissediyorsunuz. Tavsiyem, bu ilk intibaya sizde nezaketen "GRAZIE" diyerek karşılık verin.

Italya tatilimizde paket tur aldığımız için şehir gezileri genelde panaromik tur şeklinde oldu. Turun avantajı şehirler arası geçiş ve kalacak yer açısından tercih edilebilir nitelikte. Ama size tavsiyem, ekstra turları almamanız. Bizim gibi, ilk işiniz turist infoları bulup bir map edinmeniz. Zaten görülmesi gereken yerleri işaretliyorlar. Gezilecek yerler genelde yürüme mesafesinde olup, uzak olan yerlere de trenle ya da otobüsle gidebiliyorsunuz.

Napoli, Roma ve Milano'dan sonra 1.5 milyon nüfusuyla 3. büyük şehir. Şehir Türkiyeyi anımsatan manzaralarla dolu. Yabancılık çekmeyeceğiniz kesin :)
 
Başlıca görülmesi gereken yerler arasında; Castel Nuovo, San Carlo Opera Binası, Ulusal Arkeoloji Müzesi, Palazzo di Capodimonte, Vomero ve Caserta Kalesi var. Şehrin en eski kilisesi 324 yılında yapılan Santa Resituta. Napoliye Roma'dan hızlı trenle 2.5 saate gidilebiliyor.




Napoli ayrıca Pizza'nin da anavatanı. 1889 yılında Kraliçe Margherita için özel bir lezzet olarak yapılan pizza Italya bayrağının renklerini oluşturuyor. Domates, fesleğen ve mozzarella kombinasyonunun müthiş buluşması.. En iyisini Da Michele de yiyebilirsiniz.. Pazar günleri kapalı olduğuınu unutmayın :). Şayet bizim gibi pazar günü bu şehri ziyaret etmişseniz, o zaman diğer alternatif Di Matteo ;)









POMPEII

Napoli'de panaromik şehir turundan sonra turdan ayrılıp şehrin içinde kısa bir turlamanın ardından ilk soluğu görmeyi planladığımız Pompei'de aldık. Pompei, Napoli'ye 25km mesafede. trenle yaklaşık 45dk da gidilebiliyor. Pompei 20 bin kişinin yaşadığı şarap ve balık ihraç eden bir şehirmiş. 24 ağustos 79 yılındaki patlamada şehir 2 bin yaşayanıyla beraber lavlar altında kalmış. Bu antik kentin en önemli özelliği ise, birçok yapının dimdik ayakta kalabilmesi kesinlikle.. Şehirdeki meydanlar, tapınaklar, tiyatro, hamam, çeşmeler, zengin Romalıların villaları inanılmaz iyi durumda. Meşhur "dikkat köpek var" mozaiği ise eski yaşamlara ışık tutan örneklerden sadece biri. Pompei'de en ilginç yer ise genelev. Müşterilerle çalışanlar arasında dil problemi çıktığı için, duvarlara pozisyonlar çizmişler. Müşteri isteğini duvardaki pozisyonu göstererek belirtiyormuş :) Pompei'ye giriş üzreti 10 euro. Nisan-Ekim ayları arasında giriş 09:00- 18:00 arası, diğer aylarda 15:30' a kadar açık. Yaz aylarında ziyaret edecekseniz Efes gibi olduğunu gözönünde bulundurmanızda fayda var. Çok sıcak ve kaçacak yer yok. Biz gezerken sıcaktan baya yorulduk. Rahat bir yürüyüş ayakkabısı, su ve şapka olmazsa olmaz!


































Kısa Notlar:
Napoli, Mafyanın da başkenti. Bu şehirde hırsızlık en gözde mesleklerden biri. Özellikle toplu taşımaların olduğu yerlerde kendinize ve çantanıza sahip olun :) Yanınızda fazla para bulundurmayın. Gün içerisinde, transfeler, tarihi mekan ziyaretleri ve yemek için ortalama 50 euro fazlasıyla yeterli oluyor. Tabi alışveriş çılgnlığınız yoksa :) Birde pasaportunuz gibi değerli eşyalarınızı otelde bırakmanızda fayda var ;) benden söylemesi...


Bol eğlenceli ve seyahatli günlere..

Ikinci durağımız Roma yazımla buluşmak üzere.

Sevgiler,

melek

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...