Herkese Merhaba,
Iki haftalık memleket serüvenimi geride bırakırken ben, hala yorgun olduğum gerçeğiyle iş başı yapışımında ikinci günüyken, boşladığım bloğumu özlediğimi farkettim iyi mi? Hadi gelin kısaca nasıl geçti diye bir sayfa aralayalım..
Uzun gibi dursada, bu tatilde hastane ve ev arası mekik ördüm. Evde geçirdiğim süreçte de bebiş bakımının hertürlü sürecini tecrübeledim! 13 aylık bir bebek ne yer, ne vakit uyutmak gerek, nasıl banyo yaptırılır, altını ne sıklıkla açmak gerek vb.. Hatta eksik olmasın diyerekten Asya'nın ateşlendiği gün hastaneye gidişimizi ve çişini yapsın diye de 2 saat amansız beklememizi de eklemem gerek!! En komiğide ağlamasın diye hemşirelerin balon taşıması :).. Sonuç mu çişini yapmadı zilli, tahlil veremeden geri evin yolunu tuttuk :)
Ablamın tedavi süreci ise, sancılı ama umut verici hızda ilerliyor.. Dileğimiz tez zamanda bu günleri geride bırakması tabiki..
Birde asansör anım var ki evlere şenlik. Fıkra insanları şehri memleketim :).. Bu şehri ziyaret ettiğinizde dolmuş şöföründen esnafına herkesi dinleyin ama can kulağıyla, kendi fıkranızı kendiniz yazarsınız şüphesiz :)) Asansörde 4. katta inecek amcaların bizim binmemiz ve 9 noyu tuşlamamızla başlayan yolculuğumuza, asansör 4. kata gelip de sinyali kapayınca, "uy noliy nereye gidiyruk" diye tepki vermesinin üzerine kapı açılınca bi oh diyiş! yok böyle bişiy :) Hele bi teyzenin bu asansör 9. kata çıkmayy diyip de kendinin 10. kata çıkıyor olması :).. Saflığın temizliğin en nadide örneklerini yaşarsınız burda! Bu şehrin adı TRABZON!
Uzatmaya gerek yok yani işte günler bu tatta geçti gitti...
Dönüşte ise kafa nereye ben oraya modunda oldu.. Karadeniz sahil şeridi kesinlikle görmeye değer! Sürekli geçip fırsat bulamadığım için vakit ayırmadığım bir şehre dönüş istikametimde fazlasıyla zaman verdim. İyi de ettim. Ordu, sahil şeridini bozdurmayan nadir yerlerden! ve adım adım gezmek de gerek.. Çok güzel koyları var. Kahvaltı için Perşembe'de mola verdik. Denizin üzerinde köy mahsullerinden oluşan bir kahvaktı hayal edin..Hatta hayalin ötesine geçin ve mutlaka bu şirin yerde bir molada siz verin! Sera Botanik Bahçe mükemmel bir atmosfer barındırıyor.. Denizin kulakları okşayan sesi, mis gibi ev ve bahçe mahsulleri...
Peşembe-Bolaman arasında ise Uzun Saçlı'nın yerinde mutlak surette çay için! Böyle bir lezzet yok. Çay tutkunlarına duyrulur.. Volkan Konak'ın şarkılarına ilham olacak kadar var...
Sonuç: tatil bitti ve ben hala yorgunum! iki-üç günde olsa sadece ayaklarımı uzatıp kitap okumak denizi dinlemek istiyorum çok şey mi istiyorum??? Gerçi az da olsa, hala bir kaç gün izin hakkım varken bunu avantaja çevirebilir miyim? Ne dersiniz :)
Sevgiler..
melek
Iki haftalık memleket serüvenimi geride bırakırken ben, hala yorgun olduğum gerçeğiyle iş başı yapışımında ikinci günüyken, boşladığım bloğumu özlediğimi farkettim iyi mi? Hadi gelin kısaca nasıl geçti diye bir sayfa aralayalım..
Uzun gibi dursada, bu tatilde hastane ve ev arası mekik ördüm. Evde geçirdiğim süreçte de bebiş bakımının hertürlü sürecini tecrübeledim! 13 aylık bir bebek ne yer, ne vakit uyutmak gerek, nasıl banyo yaptırılır, altını ne sıklıkla açmak gerek vb.. Hatta eksik olmasın diyerekten Asya'nın ateşlendiği gün hastaneye gidişimizi ve çişini yapsın diye de 2 saat amansız beklememizi de eklemem gerek!! En komiğide ağlamasın diye hemşirelerin balon taşıması :).. Sonuç mu çişini yapmadı zilli, tahlil veremeden geri evin yolunu tuttuk :)
Ablamın tedavi süreci ise, sancılı ama umut verici hızda ilerliyor.. Dileğimiz tez zamanda bu günleri geride bırakması tabiki..
Birde asansör anım var ki evlere şenlik. Fıkra insanları şehri memleketim :).. Bu şehri ziyaret ettiğinizde dolmuş şöföründen esnafına herkesi dinleyin ama can kulağıyla, kendi fıkranızı kendiniz yazarsınız şüphesiz :)) Asansörde 4. katta inecek amcaların bizim binmemiz ve 9 noyu tuşlamamızla başlayan yolculuğumuza, asansör 4. kata gelip de sinyali kapayınca, "uy noliy nereye gidiyruk" diye tepki vermesinin üzerine kapı açılınca bi oh diyiş! yok böyle bişiy :) Hele bi teyzenin bu asansör 9. kata çıkmayy diyip de kendinin 10. kata çıkıyor olması :).. Saflığın temizliğin en nadide örneklerini yaşarsınız burda! Bu şehrin adı TRABZON!
Uzatmaya gerek yok yani işte günler bu tatta geçti gitti...
Dönüşte ise kafa nereye ben oraya modunda oldu.. Karadeniz sahil şeridi kesinlikle görmeye değer! Sürekli geçip fırsat bulamadığım için vakit ayırmadığım bir şehre dönüş istikametimde fazlasıyla zaman verdim. İyi de ettim. Ordu, sahil şeridini bozdurmayan nadir yerlerden! ve adım adım gezmek de gerek.. Çok güzel koyları var. Kahvaltı için Perşembe'de mola verdik. Denizin üzerinde köy mahsullerinden oluşan bir kahvaktı hayal edin..Hatta hayalin ötesine geçin ve mutlaka bu şirin yerde bir molada siz verin! Sera Botanik Bahçe mükemmel bir atmosfer barındırıyor.. Denizin kulakları okşayan sesi, mis gibi ev ve bahçe mahsulleri...
Peşembe-Bolaman arasında ise Uzun Saçlı'nın yerinde mutlak surette çay için! Böyle bir lezzet yok. Çay tutkunlarına duyrulur.. Volkan Konak'ın şarkılarına ilham olacak kadar var...
Sonuç: tatil bitti ve ben hala yorgunum! iki-üç günde olsa sadece ayaklarımı uzatıp kitap okumak denizi dinlemek istiyorum çok şey mi istiyorum??? Gerçi az da olsa, hala bir kaç gün izin hakkım varken bunu avantaja çevirebilir miyim? Ne dersiniz :)
Sevgiler..
melek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder