20 Temmuz 2014 Pazar

Roma Sınırlarında Bir Ülke VATIKAN


Roma içinde bir ülke, Hristiyanlığın yönetsel merkezi Vatikan! Bir numaralı vatandaşı ise Papa, toplamda 1000 kişilik nüfusa sahip olan bu ülke, dünyanın en küçük ülkesi olması yanında, toplam yüzölüçümü de 440 m2. Bu ülke 110 kişilik İsviçre askerinden oluşan sembolik bir orduya da sahip.

Etkileyici bir atmosfer, sınırlarına girdiğiniz andan itibaren San Pietro meydanı, Bernini Sütunları ve bu sütunlar üzerindeki havarilere ait heykeller, San Pietro bazilakası, müzeleştirilmiş şapeller (en önemlisi de Sistin)!.. Kısacası, İtalya'ya değer katan birçok değerli sanatçıya ait eserler, burası kelimenin tam anlamıyla olağanüstü!!!

Accık tarihe değinelim : Aziz Pietro, Hz Isa'nın 12 havarisinin en önemlisiydi. Bilinen tarihsel süreçte Hz Isa çarmıha gerildikten sonra, Pietro, kardeşi Andrea, Meryem Ana ve Yahya kudüsten ayrılıp önece Antakya'ya ulaşmış. İlk hıristiyan cemiyeti orada kurulmuş ve dünyada ilk kez Hz Isa'ya inanlara Hristiyan adı verilmiş. Ardından Efes'e geçilmiş. Meryem Ana'yla Yahya Efes'te kalmış. Pietro ve Andrea ise Yunanistan'a yol almış, ordan da Pietro Roma'ya ulaşmış. Dönemin İmparatoru Neron'un bugünkü Pietro bazilikasının bulunduğu yerde hipodromu varmış. Burada at yarışları ve müsabakalar düzenlenirmiş. Daha sonra da Hristiyanlar, Hz Isa gibi çarmıha gerilip öldürülürmüş. 64 ya da 67 yılında tam tarihi bilnmemekle birlikte Pietro'da çarıha gerilmiş, bu esnada "Isa gibi öldürülmeye layık değilim" diyince, baş aşağı çevrilerek öldürülmüş. Hristiyanların Ruhani babası olarak bilindiğinden, onun değerini bilenler yakın bir mevkiye gömüp daha sonra üzerine anıt mezar yapmışlar. Hz Isa, Pietro'ya "Senin adın Pietro (taş), yattığın taş dinin merkezi olacaktır.." demiş. Hristiyanlık 313 yılında Milano Fermanı ile serbest din olarak ilan edilince, Hz İsa'nın İncil'de bilinen sözü üzerine Pietro'nun yattığı bu yere (324 yılında) ilk bazilika inşa edilmiş. Yangın, sel, istila , savaş, deprem gibi birçok şeye de maruz kalmış. Daha sonra Papa II. Giulio tarafından bazilika yeniden yaptırılmış. Yapımında Bramante, Rafael, Michelangelo, Bernini, Maderno, Della Porta, Fontana, Ligorio, Vignola gibi dönemin en önemli sanatkarları davet edilmiş. Bazilikaya ait kubbenin (Cupola) çapı 42,5m, yüksekliği 132,5m ve dıştan 135m.

Bu kadar tarihi bilgiden sonra gelelim gezimize;

Buraya metro ile ulaşım oldukça rahat. Biz öyle yaptık :). Pietro bazilikasındaki heykelleri, büstleri incelemenizi şiddetle tavsiye ederim. Herbiri o zamanki olanaklarla yapıldığı halde olağanüstü. Biz bazilikayı gezdikten sonra Cupola'ya çıktık. Girişi asansör kullanmazsanız 5 euro,  biz 300 basamak çıkmak istemiyoruz derseniz de asansörlü seçenek 7 euro. Gerçi, asansör de kullansanız, sonrasında yanlış hatırlamıyorsam 150-200 arası bir basamak daha çıkıyorsunuz :). Biz asansör kullandık. Sonra Cupola'dan San Pietro Meyadanı, Vatikanın sınırlarını ve Roma'yı seyreyledik. Manzara müthiş. Ayrıca Bernini sütunları üzerinde küçük görünen heykellerse, bu açıdan bakıldığında oldukça heybetli ki yükseklikleri 6m !  Ve Vatikan Müzesi, görmeden dönmeyin! Giriş için internet üzerinden bilet alırsanız 20 euro. Biz uzayan kuyruklarda vakit kaybetmek istemediğimiz için internetten bileti alıp öyle gittik. Sadece Sistin Şapeli 1 saati aşan bir inceleme gerektiriyor. Dönemin en önemli isimlerinden Michelangelo bir mucize yaratmış! Duvarlar tavanlar resimler/fresklerle dolu. 1503 yılında yapımına başladığı bu şapeli 40 yılda tamamlamış. Her m2'yi özenle incelemek gerek ve gitmeden de fresklere ait tarihi mutlaka araştırın. Ben şanslılardandım, elimdeki kılavuzumla her m2'yi hazmederek ineceleme fırsatına nail oldum :)
Özellikle son yargı adlı resim Rönesans sanatının en önemli eserlerinden. Tavandaki ilk üç panel, Eski ahitteki yaratılışı simgeliyor. Işık ve Karanlığın ayrılışı, Güneş ve Ayın Yaratılışı, Göğün ve Sulların Ayrılışı, Ademin Yaratılışı..
Son Yargı ise, Isa'nın dünyaya geri dönüşü ve kıyameti tasvir ediyor. Müze pazar hariç hergün 09:00-16:00 saatleri arasında açık.


San Pietro Bazilikası (St. Peter's Basilica)

Cupola'dan San Pietro Meydanı (Piazza San Pietro)



Cennet ve Cehennem'in anahtarı











Vatikan ve Italya'da bulunun mabetlere giriş için kıyafet yönetmeliği var. Askılı tisort, mini etek ve şortla giriş yasak. Dini mabetleri ziyaret edeceğiniz zaman bu durumlara uygun giyinmenizde fayda var ;).Ayrıca İtalya'da birçok milletten insan yaşadığını unutmamak, kalabalık yerlerde dikkatli olmak gerekiyor. San Pietro Bazilikası'nda, turdan yaşlı bir teyzeyi bir kaç kadın sıkıştırıp çantasını almaya çalışmışlar. Tabi bu esnada kızı durumu farkedip müdehale etmiş. Mağdur olmamak için asgari de olsa önlemi elden bırakmayın ;)

Vatikan turumuzu tamamladıktan sonra, ilk soluğu yol üzerinde bir mekanda yemek arasıyla aldık. İtalyanlarda kahvaltı kültürü bizimkinin aksine, kahve-kek/kruvasan ikilisinden ibaret olduğu için, kahvaltıda vazgeçilmezlerim olan, peynir, zeytin ve domatase hasret kalacağıma inanmışken işte bu mekan bomba gibi oldu :) seçimlediğim salata sayesinde arzularımı bir nevi baskıladım :P. Ne kadar da doğru bir seçim olduğunu resminden de anlayabilirsiniz :D

Leziz Salatam :)

O kadar acıktık ki, ilk olarak servis edilen otlu ekemğe saldırdık, arta kalan savaşçıları resmedebildim. Oldukça lezzetli oluyor ekmekleri ;)

Vatikan müzesinden çıktıktan sonra yol boyunca devam ettiğinizde solda kalan bu mekanı kesinlikle öneririm ;)


Avrupa'da gerek cafeler gerekse Restaurantlar'da bahşiş sistemi bizdekinden biraz farklı. Kendi rakamlarını kendileri belirliyorlar, Menülerin ilk sayfasında bu ücret politikasını direkt gözünüze sokuyorlar :) ortalama 1ila 2,5 euro arasında değişiyor. Tabi kişi başı.

Sevgiler,

melek

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Orda Bir Köy Var Uzakta "Oriveto"

Merhaba,

Italya durağımızın 3. ayağı aslında Floransa'ydı. Ancak, tur rehberimizin yol güzergahında para toparlama çabaları yüzünden, aksi halde benzinlikte 3 saat mahsur kalacaktık, bu şirin köye yani Oriveto'ya gelmeye mecbur kaldık. Oriveto, Roma Floransa yolu güzergahında Terni iline bağlı oldukça küçük ve sevimli bir köy, ayrıca,dikey 20-50m arası yükseklikte bir uçurumun üzerine konuşlandırılmış. Rakımı 325m seviyelerinde. Şehrin üzerinde konumlandığı volkanık masa dağ Paglıa Çayı ve Chiani Çayı'nın Tiber Nehri'ne hemen bağlandığı bir düzlük ortasındadır.  Gerçi görüp görebileceğimiz sadece merkezindeki erken Gotik tarzı Oriveto Kathedrali dışında, kuyu ve şehrin altındaki mağaraları sonrasında öğrenip biraz sinir yaptığımda doğrudur. Tüm rehberlerde mantıkdan ötürü biz sadece kathedrali görmekle yetindik. Ancak itiraf etmeliyim ki, bu kilise oldukça muntazam bir eser. Dış yüzü kabartmalarla kaplı. Inanlar ve inanmayanların yeniden dirilişini anlatan bölüm oldukça güzel tasvir edilmiş. Dış yüzü ihtişamlı olan bu yapıların içleri ise bir o kadar sade. 



Bu köye ulaşabilmek için füniküler kullanılıyor.

Oriveto Kathedrali





Bu figür yukarıda bahsettiğim ölümden sonra diriliş anı, sağda inanmayanların korkulu uyanışları, solda ise inanların mutluluğu anlatılmış.

Kathedral gezisinden sonra Oriveto'daki küçük çarşı ve dar sokaklarda turlayıp, meşhur İtalyan makarnası alabileceğimiz dükkanları keşfettik. Birde oranın meşhuru sandviçi de tattık. Birde yine bir İtalyan klasiği olan espresso'muzu yudumladık. Bu arada, İtalyan'lar içeceklerini bizim gibi sıcak sevmiyorlar. Bu nedenle sıcak içecekleri isterken extra hot demenizde fayda var. Yoksa ılık olarak almak ve içmek zorunda kalıyorsunuz :)


Oriveto'da ahşap işleme oldukça yaygın. Birçok dükkanda ahşap el işçiliği obje görebilirsiniz. Fiyatları da el emeğiyle orantılı.


Arkadaşım Pinokyo :)
yesss Espressooooo :)






Sevgiler,

melek

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Son günlerde bir garip oldum!

Merhaba,

Nedendir anlamlandıramıyorum ama bir alınganlık havası var ruhumda! İnsanlar mı tahammülsüz bu günlerde ben mi yanlış anlar oldum herşeyi bilmiyorum :(. Tek bildiğim kabuğuma çekilmek isteyişim. Kimseye laf anlatamıyorum, cümlemi bitiremeden önyargılarla bir laf sokuş modu var çevremde. Üstelik sevdiceğim insanlar tarafından bir de buna maruz kalıyom..

Sanırım yalnız kalmak istiyorum.. En azından bir süreliğine ruhuma iyi gelir belki de kimbilir?

Sevgiler..

melek

ROMA (2. gün)

Merhaba,

İtalya tatilimin ikinci durağı daha önceki yazıımdan da hatırlayacağınız gibi ROMA. Ben bu tatile çıkmadan üzerinde baya bi çalıştığımı da itiraf etmem gerekiyor :)

Biraz yoruldum kabul ama değdi. ROMA'da gezilip görülmesi gereken yerler için birçoğunuzun yaptığı gibi internette bi hayli araştırma yaptım. Gezilecek yerlerin birbirine olan mesafelerini de map'den çalışıp, yetinmeyip birde onları text'ler haline getirdim.  Birde bu çalışmayı, bu yolculuğa benimle çıkan arkadaşlarıma da gönderdim. Hatta herkesin bir bölgeyi çalışmasını da şart koştum. Gerçi ne oldu? tabiki tembel öğrencilerim ödevlerine çalışmadılar :) Gideceğimiz yerlere yolda birkaç saat kala çalışmaya başladılar. Ya hakaten böyle bir durum yaşadık ya biz :). Napoli'ye giderken uçakta, Roma ve Floransa'ya giderkende otobüste okuduk. Tekrar planladık nerden gezmeye başlayacağımızı :). Gerçi en disiplinli öğrenci bendim sanırım, dersime netten çalışmakla kalmayıp birde 9 eylül 13'te İstanbul'da katıldığım Boğaz Turu'nun rehberi Sevgili "Saffet Emre Tonguç" 'un "Avrupa'da Görülecek 101 Yer" adlı kitabını da edindim. ve Avrupa seyahati planlayanlara da şiddetle tavsiye ederim ;). Özellikle yemek yenilecek yerler üzerine tavsiyeleri çok başarılı ;).

ve gelelim ikinci günkü birikimlere

Fontana di Trevi (AŞK Çeşmesi)

Vatikan'daki gezimizi tamamlayıp ilk soluğu bu görülesi çeşmede aldık. Hatta abarttık saatlerce bu çeşmenin atmosferini yaşadık. Birde iki gün boyunca sırt çantasında gezdirdiğimiz kahve fincanlarımız da bu çeşmeyi gördü ama ne görme! Aylin'cimin Türkiye'de aklına koyduğunu burada hayata geçirdik :). Bu çeşmeye'ye, ROMA'da edindiğimiz map'teki sokakları takip ederek ulaştık. Kesinlikle büyüleyici, ve her saat inanılmaz da yoğun. Tabiki bir klasik haline gelen olayı da yaptık. Çeşmeye sırtınızı veriyorunuz sağ elinize gönlünüzden ne koparsa madeni parayı alıp içinizden dileğinizi geçirip sol onuzunuzun üzerinden çeşmeye atıyorsunuz :). Aslında bu geleneğin amacı Roma'ya tekrar gelebilmek. Burda en cömertimiz Aylin çıktı :). Bende köylü uyanıklığı yapmış gibi hehe ben 1 euro attım diye sevinirken Eda'nın daha az attığını, Aylin'inse bonkör davrandığını Tiramisu ve Cheesecake molası verip birde yanına extra hot water istediğimiz cafe de öğrenmiş bulundum. Extra hot water niye mi istedik, bakınız aşağıdaki resimlerde gizli :)









:) Evet, fincanlar türk kahvesi içindi. Resimlerden de gördüğünüz gibi, kahveler içildi, tekrar çeşmeye dönüldü. Gözümüze kestirdiğimiz bir yerde konuşlanıp, birde fal bakıldı iyi mi? Birde bu çeşmeyi, Aşk çeşmesi olarak tabir eden tek millet biziz :)

Bu güzel mekanı da görüp, Roma sokaklarında gezimize devam ettik ha birde acıktık tabisi.










Ve rehberimiz kitaptan, bir sonraki uğrak yerimize karar verdik. Travestere.. Roma'nın en eski ve favori semti. Kesinlikle gidin! Burası çok güzel.. Kitapta önerilen Pizzeria Nerone'yi tercih ettik. Iyi ki de ettik. Pizzalar müthiş. Özellikle karışık sebzeli olan şiddetle tavsiye edilir ;)




Roma'da bir klasik. Bu görüntüyü birde Venedik'te Gondol turunda gördük. Bizimle fazlasıyla benzer oldukları garanti :)

Soldaki amca çok tatlıydı. Özellikle patlıcan'ın ingilizcesi aklımıza gelmemişken, patlıcanı resmedip bi de rengini söyleyip elinde patlıcanla dönmesiyle biten serüvenimizden sonra yediğimiz leziz pizzlar işte budur yaa dedirtti :)

Sağ'daki karışık sebzeli olan perfect! soldaki sadece patlıcanlı olan o da güzeldi. Ama tavsiyem sağdaki ;)


Ve Roma'daki son durağımız! İspanyol Merdivenleri...

Bu da tam bi maceraydı ya, bir türlü map'ten bulamayıp, önümüze her gelene sorduk iyi mi :) En komiğide sanırım benim hıçkırığımla tavan yapan an! Eda'nın yoldan çevirdiğimiz bir çifte, otobüsle nasıl gidilir sorusuna verilen cvp ? şu ilerdeki beyaz apartmanı görüyor musunuz? Oraya kadar devam edin, sonra sağdan düz devam edip önüne kadar gidin!!! ahahahhaha, benim hıçkırığım tam da bu sırada tutunca bana da dönüp "you are welcome" demesi cabası. Resmen ayak üstü haşladı bizi :)




Roma'da gündüz ayrı akşam ayrı güzellikler var. Bu güzel şehre en az 3 gün verin. Biz maalesef iki gün burdaydık ama dolu dolu iki gün geçirdik. Bazı yerlerin sadece önünden geçerek gördük.Çünkü iki gün bu şehre maalesef yetmiyor. Bir daha gelir miyim? Kesinlikle gitmek istiyorum ama Sevgilimle :)

Sevgiler..

melek
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...