21 Ekim 2014 Salı

Ingiltere'de Hasta Olmayın AMAN!!!!

Londra'daki 5. günüm..

Bu arada, İngiltere anılarımı okuyanlar bi korkacak diye düşünmüyor değilim hani!

Tatilin kötüsü olmaz da, istenmeyen gelişmeler yaşandığında, çözüm için, bulunduğunuz ülkedeki yaklaşımları gördüğünüzde hizmet anlayışını fazlasıyla anlayabiliyorsunuz.. Benim için öyle oldu..

Londra'da gezerken, oldukça fazla türkle de karşılaşabilirsiniz. Şaşırmayın Türkiye'de değilsiniz, ama türk yoğunluğu hissedilebilir bir başkenttesiniz, benim kaldığım lokasyona yürüme mesafesinde Sema Coffee bile vardı :). Ankara Antlaşması vizesi ile 5 yıl boyunca bu ülkede yaşayıp çalıştığınızda, vergilerinizi düzgün yatırdığınızda, banka hesaplarınızda belli bir para akışı da varsa, olumlu not alıp, bu ülke'de oturma iznine sahip olabiliyorsunuz.. Neyse, ben bu ülkeye nasıl yerleşilire değinmektense, orda ki hakaten bir facia olan sağlık sisteminden bahsetmeyi tercih ederim.

Ingiltere'de sağlık hizmetleri ücretsiz. Yani herkes'e hizmet veriliyor. Ilk etapta bu uygulama insan hakları açısından ele aldığınızda oldukça iyi gözükse de, sağlık problemi yaşayıp tedavi için bir hastaneye başvurduğunuzda yetersizliklerini de sıkıntılı süreçlerini de fazlasıyla tecrübeliyorsunuz.


O gün, güne oldukça güzel başladık. Otobüsten inip, Saray'a gideceğimiz hat üzerinde kokusuyla bizi davet eden waffle'cıyı da pas geçmedik. Şansa bakın Türk çıktılar iyi mi? :)

 
Buckingham Palace gezisinden sonra, yürüyerek önce park keşifleri yaptık.

Buckingham Palace


Bu parkta birde koluma talih kuşu kondu :P




Suratımdan anlaşılacağı üzre, midemdeki ilk gergin anlar
Caddeler boyu yürüyerek kendimizi Trafalgar Square üzerinde bulunan National Gallery'de bulduk. Inan bu galeriyi daha önce gezdiği için, galeri'nin map'ine nereden ulaşabileceğim bilgisini verip beni kapısının önünde bıraktı. Aralarında tanındık ressamların da olduğu oldukça büyük bir resim galerisi burası. Giriş ücretsiz.



National Gallery

Ben daha map'deki Van Gogh'un resiminin hagi salonda olduğunu ararken odalardan yayılan yağlı boya kokuları ile midemde garip bir hareketlilik hissettim. Resmi bulmuştum bulmasına, hatta karşısındaki taburede de abartmim midemdeki sıkıntı geçsin diye rahat 5-10dk oturdum sanırım. Ama geçmek bir yana, biraz daha orda kalsam, sanat galerisi benim midemin hareketliliğiyle farklı bir renge boyanacaktı. Birde bu galeri labirent gibi, çıkışı bulabilmek için baya bi zorlandığımı kabul etmem gerek. Allah'tan hemen yakınında umumi tuvaletler de var. Oraya koştum, mide bulantım had safhada beni soğuk soğuk terletsede hiç birşey olmadan geri çıktım. Inan'ı buldum. Durumu ona anlattım. Bu arada National Gallery'nin çıkışında ülkelere ait bayraklar beni o halimle bile etkilemeyi başardı :)


Biz, hemen ilk marketten bir soda alıp soho parka doğru yürümeye başladık. Sanırım Londra'nın çeşitli caddelerine de imza ata ata gitmişimdir :))) Soho parkın karşısında ki soho bar'da fazlasıyla nasibini aldı.




Neyse mideyi boşalttık artık rahatlamam lazım diye düşünürken. Ağrı ve sancı durumu baş gösterdi. Ertesi günde Bath'a gideceğimiz için, eve gidip dinlenmenin en iyi çözüm olacağını düşündük. Otobüse bindik yolda ben iyice fenalaşınca, yol üzerindeki Üniversite hastanesinde indik ve acilden giriş yaptık. Denzel Washignton'un İngiltere şubesi gibi bir Siyahi adamla ön kayıt yaptırdıktan sonra ilk girişim için beklemeye başladık. Sanırım 1 saat'in sonunda pratisyen bir hekim ilk kontrolü yaptı. Daha sonra dahiliye hekiminin görmesi için beklememizi söyledi. Akabinde 2 saate yaklaşan bir süre bekledik ve ne çağrılma ne bişey. Ben bekleme salonundaki sandalyelerin üzerinde bir sağa bir sola devrilmeye başlayıp sinirlerim had safhaya ulaşınca İnan gidelim yeter ne bekliyoz bakacakları yok diye dır dır etmeye başladım. Inan bize ne zaman sıra gelir diye yetkili birilerine sormaya gitti. Ne deseler beğenirsiniz? Sizden önce bir hasta daha var. Ona sıra 1 saate gelir, sonra da size. Ben gidelim boşver dedim. Tekrar sormaya gitti. Çıkabilir miyiz peki diye_? Cevap akıllara zarar :) Yetişkin insanlarsınız, kendi kararınızı kendiniz verin! Ben de bunun üzerine bir dk daha durmam hadi gidelim, uyursam ertesi güne bişey kalmaz diyip aksiyon aldım. Hakaten de öyle oldu. Yattım, dinlendim. Ertesi günde Bath'ın yolunu tuttuk. Peki bunca sıkıntıyı yaşatan neydi diye merak ediyor musunuz? onu da belirtim. Siz siz olun, yediğiniz içtiğiniz herşeyin son kullanma tarihine ilkin bir bakın. Ben birgün önce akşam yatmadan süt içmiştim. Daha sonra o süt şişesine tekrar baktığımda kullanma tarihinin 5 gün geçtiğini farkettim. Bir tam günümü bana zehrettiği aşikar!

Ama bu acı tecrübeyle birşeyi de fazlasıyla öğrendik. Size sağlık hizmetini sunuyorlar, lakin yetersiz!...

Sevgiler,

melek

 

17 Ekim 2014 Cuma

Londra'da Alışveriş

Herkese Merhaba,

Londra ile ilgili anılarımın kötülerinden başladım ama merak etmeyin iyi geçen gün sayım oldukça fazla! Öncelikle Londra'ya seyahat planlayanlara orada karşılaşabilecekleri sorunları anlatmak istiyorum ki, temkinli olsunlar :)

Londra'da sanırım 5. günümdü. Herzamanki gibi güne erkenden başlayıp görmediğim yerlere keşif için bir heyecan bir heyecan!. Kahvaltıdan sonra ilk işimiz alışveriş için oxford street'e gitmek oldu. Asıl amaç kendime bir elma almaktı :). Cadde üzerindeki birçok telefon mağazasından fiyat aldıktan sonra soluğu apple store'da aldık. Prosedürleri felan hallettikten sonra sonunda benim de bir iphone'um olmuştu :). Yurt dışında yapılan alışverişlerde vergi iadesi gibi bir durum söz konusu. Elektronik, giyim vb. birçok üründe de bu durum geçerli. Faturaları vergi iadesi olacak şekilde düzenletmek gerekiyor. Londra'da havaalanına gitmeden vergi iadenizi alabileceğiniz bir adres de var, ancak paranızı alsanızda, düzenlenen son belgeleri havaalanındaki tax free noktasındaki yetkililere göstermeniz şart. Vergi iadesi tek seferde £75 ve üzerindeki alışverişlerde geçerli..

Londra'da alışverişin merkezi az evvel de yazdığım gibi oxford street.. İnanılmaz cezbedici. Sağlı sollu tanındık ünlü tasarımcılara ait mağazalar göz dolduruyor.. Bunun dışında ara sokaklara girdiğinizde özel butikleri de keşfetmeniz olağan bir durum.  Fiyat performansı da beklenen doğrultuda ;).

Kozmetik alışverişleriniz için ülkede en yaygın olan Boots'u seçmenizi tavsiye ederim. Birçok markayı bu mağazalarda bulabiliyorsunuz ;).

Sevgiler..

melek





10 Ekim 2014 Cuma

Londra'ya Giriş Skandalı

Herkese Merhaba,

Bugün sizi İngiltere'ye davet ediyorum. Giriş Skandallı yazı dizim başlasın :).

İngiltere benim ikinci yurt dışı seyahatimdi. Gerçi ilki Gürcüstan'a olmuştu. Bir karadenizli olarak, pek de uzak sayılmadığından olsa gerek ilk bile sayabiliriz. İngiltere seyahatini, canım arkadaşım dostum paydaşım olan İnan için organize ettim. Zaten tatili de birlikte zaman geçirerek gezerek değerlendirdik. İnan yaklaşık 6 yıldır Londra'da yaşıyor. Londra dışında da İngiltere'de birçok kenti gezdiği için iyi bir rehber oldu benim için. Gerçi, daha girişten itibaren süprizlerle karşılaştığım bu ada ülkede güzel ve de ilginç şeyler tecrübelediğimi kabul etmem gerek. Londra'ya İstanbul'dan direk uçuşla yaklaşık 4 saatte vardım. Türkiye ile İngiltere arasında 2 saat zaman farkı var. Türkiye saati ile 12:45'de kalkan uçak, İngiltere saati ile 14:55'de İngilere'de oluyor. Londra tam bir metropol ve oldukça büyük bir yüzölçümüne sahip. Sanırım bundan dolayı da şehirde 3 faklı lokasyonda havalimanı mevcut. Ben Gatwick havalimanına indim. Daha sonra öğrendiğim kadarıyla giriş pasaport kontrolünde en az sıkıntı yaşatılan yermiş. Gerçi benim için öyle olmadığı da aşikar. Pasaport kontrol noktasında siz siz olun geliş amacınızın sadece turistik bir gezi olduğunu ifade edin, şayet benim gibi bir arkadaş ziyareti ise o zamanda kalacak yer için adreslemeyi doğru yapın. Ben girişte pasaport kontrol noktasındaki yaşlı amcanın sorgularına maruz kalınca, niçin geldiğimi, nerde kalacağımı vb. biçok şeyi anlatmak zorunda kaldım. Bi de ikna olmadı iyi mi? İngiltere'ye İnan'ın ev sahibinin referans mektubu ile vize başvurusu yapmıştım. Arkadaşımın ev sahibi ile arası bozulunca başka bir yere taşındı. Ama beni gelmeden sıkı sıkıya tembihlediği için İnan'ın adını tüketmeden davet eden Kadın'ın arkadaşı olarak ülkelerini ziyarete gittiğimi söyleyince film başladı. Birde şansıma -sonradan öğrendim- davet eden kadın farklı bir ülkedeydi. Bana güvenmeyip kadınla iletişime geçtiler. Allah'tan kadının telefonu açıktı. Davet ettiğini kabul etmiş, beni tanımadığını söyleyip, arkadaşıma yönlendirmiş. Daha sonra yetkililer ile arkadaşım arasında uzun süren müzakerelerden sonra iş valizimin aranmasına kadar geldi. Ve nihayet damga vurup geçişime izin çıktı. Sigarayı bırakan ben, geçirdiğim bir depresyon sonucu tek tük içmeye başlamıştım. Bu seyahat eski düşmandan da kurtulmam için bir avantajdı ama öyle olamadı. Alandan geçtim, valizimi alıp İnan'la buluştum. Ve ilk arzum bir paket sigara almak oldu. 4 saat uçuş, üzerine 1 saatten fazla da sorgu ve kontroller beni baya bi hırpaladı.Sonuç bakınız aşağıda mevcut ;)

Sorgulardan sıtkı sıyrılmış ben deniz :)

İnan'ım



Bu daha giriş.. Devamı gelecek

Sevgiler..

melek



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...