29 Ağustos 2014 Cuma

PISA

Merhaba,

Floransa anılarımdan dem vurmuşken, ara vermeden bu bölgede görülmesi gereken birbaşka yere gidelim hadi.. Mimari bir hata nedeniyle eğilmiş olan çan kulesiyle meşhur Pisa..

Pisa, Floransa'daki merkez tren istasyonundan (Santa Maria Novella) 1.5 saatlik bir mesafede bulunuyor. Biz Signia bölgesinde bir otelde kaldık, ve otelin hemen önünde tren hattı vardı. Bu nedenle bulunduğumuz lokasyondan mesafe 1 saat civarındaydı. Birde bilet ücetleri biletleme yaptığınız durağa göre belirleniyor. Signia'dan Pisa'ya tek yön bilet ücreti  yanlış hatırlamıyorsam 8 euro idi. Pisa'ya geldiğinizde bizim gibi trenden ilk değilde ikinci durakta (son resimde, tren içinden aldığım bir tren hatlarına ilişkin map var, ordan da görebilirsiniz, kırmızı hat floransa-pisa arasındaki durakları gösteriyor) inerseniz, kuleye ulaşmak için daha az yürüyorsunuz. Ilk durakta inmişseniz de dert değil, istasyondan çıktıktan sonra nehir üzerinden geçen köprülerden devam edip, Miracoli meydanı için tabelaları takip etmeniz yeterli. Ve ulaştığınız yer Mucizeler Meydanı! Campo dei Miracoli... Gerçekten de etkileyici, etrafında gölgeleyen hiç bir yapı bulunmadığı için, Kule, Vaftizhane ve Katedral olağanüstü bir tablo gibi karşınızda... Yalnız, Italya'da, kuzey yönünde devam ettiğinizde gözden kaçmayan bir durumu burada da yaşıyorsunuz.. Herşey ücretli, ve birşeye ulaşabilmek için kademeli olarak diğerlerini de almaya mecbur kalıyorsunuz. Bizim gibi derdiniz sadece kuleye çıkmaksa, ilk önce kiliseyi görmeniz şart!  Zaman kaybetmeden, bilet gişesine gidin, kule ücreti 10 euro, ama az önce belirttiğim gibi sadece kule için bilet alamıyorsunuz, kilise içinde 8 euro vermeniz gerekiyor. Vaftizhane ise ayrı ücretlendiriliyor. Kule'ye çıkmadan,  Duomo'yu ziyaret edin. Buscheto'nun yaptığı dinyanın en iyi Romaneks katedrallerinden biri, ayrıca içinde bulunan Hz. İsa mozaiği çok etkileyici. Katedralden sonra Kule için sıraya girmelisiniz. 30 kişilik gruplar halinde içeriye alıyorlar. Geziyi rehber eşliğinde yapıyorsunuz. 294 basamak sonra zirvedesiniz.... Yukarda atmosfer süper!
 




Vaftizhane

Campo dei Miracoli
Pisa'da bu meşhur meydandan başka yapılacak görülecek pekte bişey yok gibi. Buraya kadar gelmişken meşhur Toscana ekmeğini deneyebilirsiniz. Monte Piano zeytin yağı ve Pecorini peyniri de alabilirsiniz..

Tren Hatları


Notlar:
Bu alan Pompei ve Vatikan'dan sonra turist çeken en yoğun bölgelerden biri.  Özellikle tren istasyonlarında dikkatli olmanızı şiddetle tavsiye ederim. Çantalarınızda değerli birşey bulundurmayın. Italya'da gün içinde ulaşım, yemek, turizm amaçlı ortalama 50-60 euro fazlasıyla yeterli oluyor. Kısacası, yanınıza yeter miktarda para bulundurun. Hırsızlık en yaygın mesleklerden biri.. Kalabalık lokasyonlarda hiç çekinmeden çantanızla meşgul olabiliyorlar ;)
Tren biletlerinizi onaylatmadan trene binmeyin. Arada tren içinde kontroller yapılıyor, biletiniz olsa dahi onaylatmamış olduğunuz farkedilince cezası 50 euro!



Sevgiler..

melek

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Toscana Bölgesinde Başyapıt bir kent! Birçok dilde "Firenze", "Florence" ya da Bildiğin "Floransa" :)

Herkese Merhaba,

Güzel bir ağustos akşamı evimde çay keyfi yaparken, bu güzel tılsıma eşlik eden birşey daha olsun istedim ne mi tatil anılarım.. Nerde kalmıştık?

Klişeleşmiş şeyler yazacak değilim tabisi. Ben Italya tatilimi planlarkene, edindiğim Dan Brown'un Cehennem adlı kitabı ve Leonardo Da Vinci'nin hayatını konu eden Da Vinci's Demons dizisiyle zaten hayalimde Floransa sokaklarında tatlı bir gezintiye çıkmıştım.. Gidecek herkese de özellikle kitabı okumasını tavsiye ederim ;) Sadece Floransa değil Venedik içinde çok güzel bilgiler barındırıyor.Kitaptan toparladığım bilgiler dahilinde alıcı gözle tadına vararak gezdiğimi kabul etmem gerek ;).

Floransa, Roma'dan karayoluyla 3 saatlik bir mesafede. Bu mesafeyi hızlı trenle 1.5 saatte alabiliyorsunuz. Milano'dan ise hızlı trenle 2 saat 45dk'da.

Floransa'da ilk gözünüze çarpan dar taş sokaklar.. Rönesans'ın doğduğu bu kente daha adımınızı atar atmaz nerden başlamalı diye bir abandone oluyorsunuz. Ama üzülmeyin, gezip görülecek çoğu tarihi lokasyon yürüme mesafesinde ;).

Bizim ilk durağımız bir çok yerden de görülen belirgin kubbesiyle Duomo (Floransa'lı Meryem Ana Katedrali) oldu. Enfes bir mimari, Londra'daki St. Paul ve Vatikan'daki St. Pietro'dan sonra giriş ile sunak arasındaki mesafesi en uzun olan kilise. Yanında Giotto tarafından yapılan bir çan kulesi var. Kathedralin yapımı 140 yıl sürmüş Michelangelo tarafından yapılan Meyem Ana'nın acısını yansıtan Pieta isimli meşhur heykeli görmeyi de ihmal etmeyin. Kubbesine çıkış ücretli. Biz tercih etmedik. Tur rehberi, kubbesinden Floransa manzarasının çok güzel olduğunu belirtmişti ;). Birde yine bu alanda yer alan Battistero (Vaftizhane) var. Dante'nin de vaftiz edildiği bu yapı bizans stili mozaiklerden yapılmış. Dante, "Inferno" isimli eserini yazarken bu yapıdan etkilenmiş. Bu şehirde gittiğiniz bir çok yerde, daha önceden bu sokaktan geçtim galiba, bu kiliseyi görmüştüm gibi bir klişeyi yaşamanız da kuvvetle muhtemel, bu durma Floransa'da "Stendhal Sendromu" diyorlar. Zaten km başına düşen sanat eseri açısından dünyanın en zengin şehri olduğunu düşününce her metre karesini sindire sindire gezmekte fayda var diye düşünüyorum.

Duomo

Vaftizhane





Duomo'daki gezinizi tamamladıktan sonra Via dei Calzaiuoli'den yürüyün. Davud Heykelinin bir kopyasınında bulunduğu güzel bir meydana çıkacaksınız. Signoria Meydanı!  Palazzo Vecchio (Eski Saray) ve Uffizi bu meydanın sınırlarını oluşturuyor. Floransa'yı Floransa yapan sanatçıları ve eserleri kuşkusuz. Ama unutmamak da gerek, sanatçılara olan desteğiyle Lorenzo de Medici ve Dante'nin bu şehre çok katkısı var. Sarayı Rönesans'ın babası sayılan Mediciyi biraz araştırarak gezmenizi öneririm. Saray bir kaleyi andıran yapıda. 1470'de Medicci ailesinin evi olarak kullanılmaya başlamış. Avlusu ise daha sonra Michelangelo tarafından yapılmış. Sarayın önünde Michelangelo'nun meşhur Davud Heykelinin bir kopyası var. Saray'da dikkat kesilmeniz gereken bir bölüm var. "Beş Yüzler Salonu", büyük konseyin beş yüz üyesinin savaş sahnelerini gösteren büyük freskler altında toplandığı salon. Palazzo Vecchio giriş ücreti 10 euro.


David


Palazzo Vecchio
Beş Yüzler Salonu



Dante


Uffizi ise tam bir sanat galerisi, U harfi şeklinde bir yapı. Labirent edasıyla bir tura çıkın ve bu turda dikkat etmeniz gerekenler arasında Botticelli'nin "Venüs'ün Doğuşu" adlı tablosu, "İlkbahar" freskleri, Da Vinci, Raphael, Michelangelo, Titian gibi ünlülere ait tablolar var.Uffuzi, dünyanın en eski sanat galerisi ünvanını da hakediyor. Ayrıca ikinci kattaki koridorda, tavana yakın konumlandırılmış tablolara dikkat! evet Osmanlı Padişahlarına ait tablolar var ;).  Turu tamamlarken gözünüze tanıdık birşey çarpabilir Medussa! Burda fotoğraf çekmek yasak. Görevliler, fotoğraf almaya çalıştığınızı farkettiğinde sert dille uyarıyor, hatta kameranızı alırız şeklinde ifadelere de kulak misafiri oldum :D. Uffizzi giriş ücreti 10 euro.

Uffizi'den sonra bu meşhur meydan'da Gelateria'de dondurma tadın ;). Meydan'da yemek için birçok mekan bulunuyor. Ancak Floransa'da turistten çok da hoşlanmadıkları bir gerçek. Çok fazla turist çektiği için, kentin yerlileri yaka silker hale gelmiş. Servis anlayışları oldukça kötü. Bu güzel şehirde kötü muamele görebileceğinizi bilmenizde fayda var. Yemek yediğimiz mekanda biz istemeden hesabı gözümüze soktular ;) kalkın işgal etmeyin der gibi. O nedenle yemek için Signoria Meyda'nındaki mekanları tercih etmemenizi öneririm.

Mekan önerisi sebzeli çorba

Dondurma Önerisi Olan Var mı? :)


Uffizi'yi geçip, Arno nehrinin üzerindeki Ponte Vecchio'ya (Eski köprü) ulaşın. Floransa'nın en eski köprüsü olan bu yapı oldukça etkileyici, üzerinde küçük dükkanlar var. Devamında Pitti Sarayı var. Sarayın arlasında Bobolli bahçelerinde gezinti yapın.

Sokak Ressamları

Ponte Vecchio




Biz Floransa'daki ilk akşamımızı Piazzale Michelangelo'da (Michelangelo Tepesi) tamamladık. Burası müthiş. Eda ile bu tepeye yürüyerek çıktık. Giderken daracık sokaklar ve yüksek taş binalar arasından geçerken arkamızı da kontrol etmeyi ihmal etmedik :). Giderken Michelangelo'yu da baya bi andık :) Ama itiraf etmeliyim ki bu tepe inanılmaz. Michelangelo'nun bu tepeyi ölümsüzleştirdiği kadar var. Şehir bu tepeden inanılmaz güzel görünüyor. Tarih gözününüzn önünde! Size düşense seyre dalmak... Birde meşhur Davud Heykelinin bir (Bronz) kopyası da bu tepeyi süslüyor. Bu tepe'nin bende bir anısı daha var gerçi. Büyülendiğim şehir manzarasını ölümsüzleştireyim derken, kameramı objektifi üzerine düşürdüm :). Bir makine alacağım var senden Floransa! :)

Michelangelo Tepesi

David (Bronz Kopya)



Bu şehirde, Galleria del Accademia önünde olukça uzun kuyruklar oluşuyor. Michelangelo'nun ünlü Davud heykelinin aslı bu galeride sergileniyor. Gitmeden önce biletinizi internet üzerinden alırsanız, uzayan kuyruklarda zaman kaybetmezsiniz ;). Giriş ücreti 15 euro.

Görebileceğiniz diğer mekanlar ise, Bigallo Müzesi, Piazza della Republica, Santa Maria Novella, San Lorenzo Bazilikası, Santa Croce (Kutsal Haç Kilisesi). Kutsal Haç Kilisesinde Galileo, Machiavelli ve Michelangelo'nun mezarları bulunuyor. Dante içinde sembolik bir mezar mevcut. 

Floransa'da yanı toscana bölgesinde yemek iç kırmız eti tercih edebilirsiniz, bu bölgede et yemekleri oldukça meşhur. Birde yemeğe eşlik edecek "Chianti" şarabı tabiki... Biz Floransa'daki ikinci günün akşamında yemek için tavsiye edilen II Borno Antico'yu tercih ettik. Ilk Risotto deneyimim oldu.

Alışveriş içinse, yine deri mahsulleri başı çekiyor. Toscana bölgesine ait deri işçiliği oldukça pahalı. Uzak doğudan ihraç edilen derilerden de çanta ve türevi görebiliyorsunuz. Fiyat performansıda haliyle daha makul. Ama pazarda gezinirken fırsat avcılarının avı olmayın ;). Hakiki Toscana derilerinden üretilen ürünleri, sadece pahalı ve gözde dükkanların vitrininde izlemekse bedava!! :)

Bu şehre tekrar gelinir mi diye sorarsanız. Benim alacaklarım olduğu için tekrar gelmeyi isterim.. Tadına varamadım!

Sevgiler..

melek

12 Ağustos 2014 Salı

Tatil Bitti!..

Herkese Merhaba,

Iki haftalık memleket serüvenimi geride bırakırken ben, hala yorgun olduğum gerçeğiyle iş başı yapışımında ikinci günüyken, boşladığım bloğumu özlediğimi farkettim iyi mi? Hadi gelin kısaca nasıl geçti diye bir sayfa aralayalım..

Uzun gibi dursada, bu tatilde hastane ve ev arası mekik ördüm. Evde geçirdiğim süreçte de bebiş bakımının hertürlü sürecini tecrübeledim! 13 aylık bir bebek ne yer, ne vakit uyutmak gerek, nasıl banyo yaptırılır, altını ne sıklıkla açmak gerek vb.. Hatta eksik olmasın diyerekten Asya'nın ateşlendiği gün hastaneye gidişimizi ve çişini yapsın diye de 2 saat amansız beklememizi de eklemem gerek!! En komiğide ağlamasın diye hemşirelerin balon taşıması :).. Sonuç mu çişini yapmadı zilli, tahlil veremeden geri evin yolunu tuttuk :)

Ablamın tedavi süreci ise, sancılı ama umut verici hızda ilerliyor.. Dileğimiz tez zamanda bu günleri geride bırakması tabiki..

Birde asansör anım var ki evlere şenlik. Fıkra insanları şehri memleketim :).. Bu şehri ziyaret ettiğinizde dolmuş şöföründen esnafına herkesi dinleyin ama can kulağıyla, kendi fıkranızı kendiniz yazarsınız şüphesiz :)) Asansörde 4. katta inecek amcaların bizim binmemiz ve 9 noyu tuşlamamızla başlayan yolculuğumuza, asansör 4. kata gelip de sinyali kapayınca, "uy noliy nereye gidiyruk" diye tepki vermesinin üzerine kapı açılınca bi oh diyiş! yok böyle bişiy :) Hele bi teyzenin bu asansör 9. kata çıkmayy diyip de kendinin 10. kata çıkıyor olması :).. Saflığın temizliğin en nadide örneklerini yaşarsınız burda! Bu şehrin adı TRABZON!

Uzatmaya gerek yok yani işte günler bu tatta geçti gitti...

Dönüşte ise kafa nereye ben oraya modunda oldu.. Karadeniz sahil şeridi kesinlikle görmeye değer! Sürekli geçip fırsat bulamadığım için vakit ayırmadığım bir şehre dönüş istikametimde fazlasıyla zaman verdim. İyi de ettim. Ordu, sahil şeridini bozdurmayan nadir yerlerden! ve adım adım gezmek de gerek.. Çok güzel koyları var. Kahvaltı için Perşembe'de mola verdik. Denizin üzerinde köy mahsullerinden oluşan bir kahvaktı hayal edin..Hatta hayalin ötesine geçin ve mutlaka bu şirin yerde bir molada siz verin! Sera Botanik Bahçe mükemmel bir atmosfer barındırıyor.. Denizin kulakları okşayan sesi, mis gibi ev ve bahçe mahsulleri...





Peşembe-Bolaman arasında ise Uzun Saçlı'nın yerinde mutlak surette çay için! Böyle bir lezzet yok. Çay tutkunlarına duyrulur.. Volkan Konak'ın şarkılarına ilham olacak kadar var...




Sonuç: tatil bitti ve ben hala yorgunum! iki-üç günde olsa sadece ayaklarımı uzatıp kitap okumak denizi dinlemek istiyorum çok şey mi istiyorum??? Gerçi az da olsa, hala bir kaç gün izin hakkım varken bunu avantaja çevirebilir miyim? Ne dersiniz :)


Sevgiler..

melek



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...