28 Haziran 2019 Cuma

Ablam'a....



Sensiz ilk doğumgünün... Sana olan özelmim her dilde... İyiki doğmuşsun, iyiki ablam olmuşsun, iyiki hayatıma dokunmuşsun ve iyiki yeryüzüne iki yansımanı Azra'mı ve Asya'mı bırakmışsın...

Hep ve daim özlemlerle, dilimde ve dualarımdasın...

Güzel Ablam...

Hasretle,

27 Haziran 2019 Perşembe

Tez Canlı Olmak Hiç İyi Bir Meziyet Değil... Tecrübeyle Sabit!

Evet,

Konu başlığından da anlaşıldığı üzre, bir çuval incir nasıl berbat edilir iki günde tecrübe ettim... Sözde güzel bir şey yapayım derken, yani tabiri yerindeyse kaş yaparken göz çıkardım... En olmayacak hata nedir diye sorsalar sevdiklerimi kırmak olurdu derdim kuşkusuz, ama maalesef tam olarak böyle bir şeyi becerdim :(

Ve düzeltme çabalarım da sonuçsuz kaldı, elimde patladı!

Berbat hissediyorum, yarın da ablamın doğum günü, onsuz ilk doğum günü... yani yine gömüldüm içime.... üstüne bir de bu plan yapma sorunsalı... Kafamı dağıtacağım derken, canım dediklerimi kırdım yok yere :(

Ah Melek... sanırım sen de hep bir hata eğilimi var, bir yerlerde hep mi hata olur? ya da hep mi sana denk gelir... bu sefer aklın başına gelsin, de bir daha da kontrol manyaklığı yapma olur mu?


13 Haziran 2019 Perşembe

Bayram'da Karadeniz Çıkarması...

İçinde bolca huzur barındıran bir yolculuk....

Yenilenmiş olmak, hücrelerime kadar üstelik :). Aile müthiş bir şey.. Koşulsuz sevmek, sevilmek, hissedilmek..

İyi ki dediklerim, iyi ki varsınız, bir kez daha ne mutlu bana ki dedirttiniz...

Yolculuğun Ankara-Samsun arasını Alişimle bol muhabbet, bol bol çay-kahve-sigara molası alarak yaklaşık 5,5 saatte tamamladım. Sonra Samsun Otogar'da Gardaşımı beklemece faslı, belki uyuruz umuduyla bir 3,5 saat beklemece. Yolculukta uyuyup dinlenen tek yolcu kuşkusuz minnoşum Alya'mdı. Dayısı geldi, biz kahvaltı için merkezde bir mekana geçtiğimizde tarafımca uyandırıldı :). Ve gözlerini açar açmaz ışıldadı... Gülücükler dağıtarak dayısına sarıldı, minnoş bile Karadeniz'in karşı konulmaz huzuru ve mutluluğuna uyandı... E ne de olsa Karadeniz genlerinde var ;).
Ctesi günü kahvaltı-hayvanat bahçesi-çocuk parkı ve deniz sefası ile 11:00'e kadar Samsun'da 11:00'den gece 00:30 civarına kadar da ikinci durağımız Ordu'da devam etti. Tabisi Bidenem ve Gönüldaşımın ev sahipliği eşliğinde... Ben biraz uyuyup kendime geleyim desemde Alyoş sağolsun fırsat vermedi :). Ve 00:30'dan 02:15'e kadar da son durak memleket paşasına yol almaca, yol üzeri Alişim'i bırakıp eve sevdiceklerime kavuşmaca... Tabi hoşgeldin hoşbulduk muhabbetini kısa kesip dişlerimi fırçalayıp soluğu yatakta aldığımı itiraf etmeliyim ve pazar gününü neredeyse yatakta geçirişim :)...

Ama ailemle bir sofranın etrafında toplanmak o nasıl bir keyif anlatılmaz yaşanır.. Diğer iki kuzum Azra'm ve Asya'mda evde hazır olunca değme keyfime...

Trabzon'a her ayak bastığımda saçıma da bir bakım yaptırırım ki Ali yine harikalar yarattı... Saçıma altın dokunuşlarını yaptı..

Sonra Bayram faslı... Bir kuble huzur yeri Maçka'da... Gece geç saatlere kadar tüm sevdiklerimle semaver keyfi... çocuklaşmaca oyun fasılları ve dahası...

Nedense her memlekete gittiğimde aynı karşı konulmaz hislere gebe kalıyom, dönmek istemiyorum...

Sevdiklerimle olunca başka kimse olmasın, sonsuza kadar o anda kalayım kafası oluyor.. Vazgeçemediğimiz mekanlarda laklaklarımız... Uzun sokakta volta atışlarımız, bir pide keyfi için Sürmene'ye gidişimiz :) Çay için Faroz'a uğramadan olmaz deyişimiz... aynı dili konuşup, aynı şeyleri yapmaktan hiç sıkılmadığımız o mini çoğunluk bana hep yetiyor, hep onlar olsun gerisi boş dedirtiyor. Çok çok ihtiyacım vardı, aylardır kafa dumanlıydı yorgundu lakin, oraya gittim reset attım geldim... Üstelik yanıma Annem ve Babamı da katarak... Daha ne isterim ki? 

Darısı Temmuz Planımıza...

Sevgiler,

Melek




Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...