26 Eylül 2014 Cuma

Su Gibi Ol!

26.09.14

Herkese Merhaba,

Gecen hafta carsambadan beri ters giden seyler sanirim bugunlerde yerini guzel gelismelere birakiyor :)... Hayat hakki canlilara verilen bir armagan kuskusuz. Hakkiyla ve varolma gercegine de yakin olarak yasamak gerek!
Yoga seanslarindan aldigim en guzel ogreti de bu yonde!.. 2 nolu cakra, su gibi ol! heran.. Ve nefes almanin tadina var... Tum bedenini ozgur birak, tum eklemlerini, tum kaslarini ve sadece nefesle doldur her anini! Nefes alabilmenin kiskirtici farkindaligina da maalesef, zor zamanlarda vakif olabiliyoruz!Sacma alinmalar, kaprisler, tavirlar, anlayip dinlemeden yargilamalar, ifade yoksunlugu ve dahasi.. Sanirim bu nedenle, beklentileri azaltip sadece nefes alabilmenin guzellikleriyle tanismak cok daha keyifli olmaya basladi :)

 Ve tavsiye tum bedeni ozgur birakip nefes egzersizleriyle kendinizi yenilemeye ne dersiniz ?

Mutlu cumalar.. Guzel bir haftasonunu kucaklayin!

Sevgiler

Melek


10 Eylül 2014 Çarşamba

Su Üzerinde Yapılandırılan Yapay Bir Ada... Venedik! Romantik Aşıkların Şehri

Merhaba,

Italya tatilimin son durağı olan Venedik'e gitmeye ne dersiniz? Her yıl 5cm suya gömülen bu yapay adanın ömrü ne kadar kaldı bilemem ama, tamamen sular altında kalmadan orayı mutlaka görmenizi tavsiye ederim ;)

Italya tatilimin 7. gününe bu güzel şehrin Mestre bölgesinde uyandım. Kahvaltıda ise çığlık atmamak için kendimi zor tuttum :). Avrupa'da bizdeki gibi bir kahvaltı anlayışı olmadığını Napoli'den başlayan seyahatnamemden anlamış olsanız gerek. Ancak, sabah kalkıp kahvaltıya indiğimde karşılaştığım chery domateslerle uzun bir süre aşk yaşadığımı da itiraf etmem gerek :). Jelatin inceliğindeki kaşar dilimleri de önceki yerlere oranla daha başarılıydı. Birde sandviç ekmekler.. Sabah sabah kaçtane yediğimi hatırlayamıyorum bile :D. Kıtlıktan çıkmış gibi davranmış da olabilirim :). Tek kötü tarafı ise Çinli bir aile işletmesi olan bu otelde, Türk konuklar için yaptıkları çaydı şüphesiz. Plastik leğenler içinde getirdiklerini de görmeyeydim herşey daha iyi olabilirdi.

Kahvaltıdan sonra, Vaperottoların kaltığı limana gidişimiz 35-40dk sürdü sanırım. Kuzey bölgede kalan bu güzel şehirde, eylül ayının da son demleri olduğu için hava güney illere nazaran biraz daha serindi. Özellikle bu mevsimlerde ziyaret edecekseniz yanınızda yağmurluk, inceden bir hırka ve rahat kapalı bir yürüyüş ayakkabısı bulundurun derim.. Vaperotto ile adaya 1 saate varan bir sürede geçiliyor. Geçiş ücreti ise gidiş dönüş 15 euro.



Ada'ya Dükler Sarayının biraz ilerisinden ayak basıyorsunuz. Manzara etkileyici, oldukça büyük sayılabilecek bu ada kenti, 170 kanal ve 400'den fazla köprü ile birbirine bağlandığını ilk başta akıl edemeyedebilirsiniz. Gezi turuna San Marco meydanından başlayın. Bu meydan, tarihi dokusuyla sizi içine çekecek. Meydana ulaşana kadar önünden geçtiğiniz şeritte ahlar köprüsünü atlamayın sakın.

Ponte dei Sospiri (Ahlar Köprüsü)

 Haçlı yağmasında İstanbul'daki at meydanından getirtilen 4 bronz at da bazilakanın bir parçası olan müzede sergileniyor. Meydandan görülen atlar ise, bu bronz atların kopyası.




Ponte Rialto köprüsü ise, Venedikteki büyük kanal üzerinde bulunan ve birçok tanıtıma konu olan eserlerden biri..

Ponte Rialto 

Venedikte kaybolmaktan korkmayın, her girdiğiniz sokak sizi bambşka güzelliklere kavuşturuyor.. Daracık sokaklarda sağlı sollu dükkanları da gezmeyi ihmal etmeyin. Bu bölgede ki en önemli şey cam işçiliği, Murano ve Burano adalarına seferler yapılıyor. Cam atölyeleri Murano'da ancak vaktiniz sınırlıysa, alışveriş için Venedikte ki dükkanları tercih edebilirsiniz. Birde almayı düşündüğünüz cam objelerin üretim yerini sormayı ihmal etmeyin. Çin yapımı ürünler heryerde, fiyatları da orjinal ürünlere nazaran bi hayli uygun. Bu rüya kentte birde maskeler fazlasıyla dikkatinizi çekebilir.

Ve tabiki bu kentin sembolü olan Gondol'lar... Gondol turları küçük ve büyük tur olarak kategorize ediliyor. Kişi sayısı için min bir sınırlama yok. Maksimum 6 kişi olarak tura katılabiliyorsunuz. Pazarlıktan hoşlanmadıkları aşikar. Büyük tur 100 euro.






Venedikte mekanlar oldukça pahalı.. Tatilin sonu geldi ve bütçeniz de sınırlı ise, karnınızı doyurmak için seyyar tezgahlardan bizim gibi sandviç alıp yiyebilirsiniz ;).


Bir de aklınızda olsun, bizim gibi San Marco meydanında oturup etrafı izlemek isterseniz, anında yanınıza güvenlik personelleri gelip uyarıyor ve sizi kaldırıyor. Bazilikanın dibinde de oturmanıza müsade yok. Martılardan korunabilirseniz çan kulesinin dibinde oturabilirsiniz ;).

Bizim gibi marketin birinden "Chianti" edinip tatilin son gününe yakışır bir veda yapabilirsiniz..

Iyi tatiller..

Sevgiler

melek



8 Eylül 2014 Pazartesi

Bidenem ve Gönüldaşım Hep Mutlu, Daima Mutlu Olasınız...

Merhaba, 

Bugun konu da konsept de farklı olsun :)

Sevdiğim iki insan için!

5 ve 7 eylul 2014'e isimlerini yazdılar... 

8 yıllık bekleyiş.. 


Aşk!

   

Sabretmenin ve Başarmanın örneklerini sanırım çok güzel sergilediler :)

Video'da güzel aşklarına gelsin ;)





Sizi seviyorum Serpil ve Metin!



Sevgiler,

Melek




1 Eylül 2014 Pazartesi

Bir Güne İki Şehir Milano ve Verona!

Merhaba,

İtalya tatilimin 6. gününe Floransa'da uyanıp, akşamını Venedik'te sonlandırdığım bu çok koşuşturmacalı ama bir o kadar da maceralı günü hadi birdaha yaşayalım.

Sabah 06:00'da Floransa Signia'dan önce merkez tren istasyonuna, ordan saat 07:30 hızlı treniyle de yaklaşık 1 saat 40dk sonunda Milano'ya ulaştık. Hızlı tren bileti bizim gibi son anda alırsanız 50 euro. Ancak, böyle bir seyahat planlıyorsanız önden bilet almanızda fayda var. (http://www.italiarail.com/italian-high-speed-trains). Amacımız, biran önce Duomo meydanına gitmekti. Milano'da gezmeye zaten bu noktadan başlanmalı! Duomo dantel gibi işlenmiş duvarlarıyla Barok ve Gotik'de gelinen son nokta budur diyor adeta! Ön cephesini süsleyen 3500 heykele dikkat. Duomo, Roma'daki Aziz Piyer (St. Pietro) ve Sevilla'daki Katedral'den sonra dünyanın üçüncü büyük katedrali olarak geçiyor. Hemen o bölgede dünya markalarını bulabileceğiniz mağazaların olduğu cam tavanlı bir alışveriş merkezi (Galleria) göreceksiniz. Galleria'da (avm) ortada bulunan mozaik, o dönemde yeni birleşmiş olan İtalyan şehirlerinin sembollerini gösteriyor.

Duomo

Milano'nun önemli tarihi mekanlarından biri olan Castello Sforzesco'yu görmeyi ihmal etmeyin. Kalenin arkasında Milano'nun nadir yeşil alanlarından birinde kendinizi bulacaksınız. Ilk free wifi'yı da Aylin'le burda tecrübeledik :). Ve ciddi bir itiraf daha, Italya'da yakışıklı erkeklere sadece bu parkta rastladık :). Dinlenelim diye yeşilin üzerine serilmişken üstelik... Italya'da kuzeye çıktıkça, halk daha naif, kibar ve bakımlı oluyor ;). Öğle tatillerini sieasta, arkadaş toplantıları ya da bu parktakiler gibi sporla geçiriyorlar...

Castello Sforzesco



Bu şehirde görülesi bir yer daha var ki, maalesef Milano seyahatim son dakika geliştiği için önden bilet rezervasyonu yapamadığım, ama birdaha yolum düşerse ilk gideceğim yer olan Santa Maria Delle Grazie Kilisesi.. Neden mi bu kadar önemli? Leonorda Da Vinci'nin "Son Akşam Yemeği" adlı freski bu kilisenin duvarını süslüyor da ondan! En az 2 gün öncesinden rezervasyon yapılması gerekiyor. Ziyaret saatleri 08:00-19:30, 15dk'lık sürelerde maksimum 25 kişi alınıyor... Bilgilerinize :)

Duomo meydanına yakın mevkide bulunan Türk Konsolosluğu binasının yanında, İtalya'daki en iyi cheesecake'i tattığımı itiraf etmem gerek. Tabiki meşhur İtalyan kahvemle...

Milano'da genel bir şehir turundan sonra öğleden sonra 14:25'te ikinci durağımız için soluğu tren istasyonunda aldık. Garda Gölü manzaralı yolculuğumuzun sonunda vardığımız yer dillere destan aşkları ile ünlü olan Romeo ve Giulietta'nın şehri Verona!



Verona'ya yaklaşık 2 saatin sonunda ulaştık. Çok sınırlı zamanımız olduğu için bu şehirde görülmesi gereken iki duraktan biri olan Julietin evi için trenden iner inmez koşuşturmamız başladı. Ne yazıkki diğer illerde yaptığımız gibi turist info bulup, map edinmek için bile zaman kaybetme şansımız yoktu. Aylin'le, Eda'ları bulalım, Juliet'in evini görmemiz gerek diye telaşe müdüresi vasfımızın hakkını verdik. O sırada 2 italyan kızla karşılaşıp yol tarifi alalım diyince komedi başladı :). Kızlar abandone olmuş şekilde birbirlerine bakıp gülmeye başladılar, niye mi nasıl tarif edeceklerini bilemediler de ondan. Ingilizceleri cok olmadığı için çizmelerini istedim. Orda da sınıfta kaldılar..

Neyseki biz 6. hislerimize kulak verip şehir merkezine doğru ilerlemeye başladık. Ne görsek beğenirsiz :). Eda ve ablası bize doğru yürüyordu! Ellerindeki mapi alıp sanırım 6. kez önünden geçip bulamadığımız Julietin evindeydik nihayet! Tabi hayalimizdeki gibi bir ev ve balkon yoktu burda! Ama yine de değdi!! Tabiki bir klasik olan duvara yazı yazma, not bırakma eylemleri yapıldı!


Giulietta Evi



Kalan son yarım saatimizde de, şimdilerde Konser ve benzeri organizasyonlara ev sahipliği yapan Italya'daki ikinci büyük Arena'nin etrafını tavaf ettik.. Verona küçük derli toplu bir şehir. Tekrar gelir miyim, sanırım hayır. Ama Milano'da aklımda kalanlar için tekrarı olmalı diye düşünüyorum..

Colloseum

 Sevgiler...

melek

29 Ağustos 2014 Cuma

PISA

Merhaba,

Floransa anılarımdan dem vurmuşken, ara vermeden bu bölgede görülmesi gereken birbaşka yere gidelim hadi.. Mimari bir hata nedeniyle eğilmiş olan çan kulesiyle meşhur Pisa..

Pisa, Floransa'daki merkez tren istasyonundan (Santa Maria Novella) 1.5 saatlik bir mesafede bulunuyor. Biz Signia bölgesinde bir otelde kaldık, ve otelin hemen önünde tren hattı vardı. Bu nedenle bulunduğumuz lokasyondan mesafe 1 saat civarındaydı. Birde bilet ücetleri biletleme yaptığınız durağa göre belirleniyor. Signia'dan Pisa'ya tek yön bilet ücreti  yanlış hatırlamıyorsam 8 euro idi. Pisa'ya geldiğinizde bizim gibi trenden ilk değilde ikinci durakta (son resimde, tren içinden aldığım bir tren hatlarına ilişkin map var, ordan da görebilirsiniz, kırmızı hat floransa-pisa arasındaki durakları gösteriyor) inerseniz, kuleye ulaşmak için daha az yürüyorsunuz. Ilk durakta inmişseniz de dert değil, istasyondan çıktıktan sonra nehir üzerinden geçen köprülerden devam edip, Miracoli meydanı için tabelaları takip etmeniz yeterli. Ve ulaştığınız yer Mucizeler Meydanı! Campo dei Miracoli... Gerçekten de etkileyici, etrafında gölgeleyen hiç bir yapı bulunmadığı için, Kule, Vaftizhane ve Katedral olağanüstü bir tablo gibi karşınızda... Yalnız, Italya'da, kuzey yönünde devam ettiğinizde gözden kaçmayan bir durumu burada da yaşıyorsunuz.. Herşey ücretli, ve birşeye ulaşabilmek için kademeli olarak diğerlerini de almaya mecbur kalıyorsunuz. Bizim gibi derdiniz sadece kuleye çıkmaksa, ilk önce kiliseyi görmeniz şart!  Zaman kaybetmeden, bilet gişesine gidin, kule ücreti 10 euro, ama az önce belirttiğim gibi sadece kule için bilet alamıyorsunuz, kilise içinde 8 euro vermeniz gerekiyor. Vaftizhane ise ayrı ücretlendiriliyor. Kule'ye çıkmadan,  Duomo'yu ziyaret edin. Buscheto'nun yaptığı dinyanın en iyi Romaneks katedrallerinden biri, ayrıca içinde bulunan Hz. İsa mozaiği çok etkileyici. Katedralden sonra Kule için sıraya girmelisiniz. 30 kişilik gruplar halinde içeriye alıyorlar. Geziyi rehber eşliğinde yapıyorsunuz. 294 basamak sonra zirvedesiniz.... Yukarda atmosfer süper!
 




Vaftizhane

Campo dei Miracoli
Pisa'da bu meşhur meydandan başka yapılacak görülecek pekte bişey yok gibi. Buraya kadar gelmişken meşhur Toscana ekmeğini deneyebilirsiniz. Monte Piano zeytin yağı ve Pecorini peyniri de alabilirsiniz..

Tren Hatları


Notlar:
Bu alan Pompei ve Vatikan'dan sonra turist çeken en yoğun bölgelerden biri.  Özellikle tren istasyonlarında dikkatli olmanızı şiddetle tavsiye ederim. Çantalarınızda değerli birşey bulundurmayın. Italya'da gün içinde ulaşım, yemek, turizm amaçlı ortalama 50-60 euro fazlasıyla yeterli oluyor. Kısacası, yanınıza yeter miktarda para bulundurun. Hırsızlık en yaygın mesleklerden biri.. Kalabalık lokasyonlarda hiç çekinmeden çantanızla meşgul olabiliyorlar ;)
Tren biletlerinizi onaylatmadan trene binmeyin. Arada tren içinde kontroller yapılıyor, biletiniz olsa dahi onaylatmamış olduğunuz farkedilince cezası 50 euro!



Sevgiler..

melek

25 Ağustos 2014 Pazartesi

Toscana Bölgesinde Başyapıt bir kent! Birçok dilde "Firenze", "Florence" ya da Bildiğin "Floransa" :)

Herkese Merhaba,

Güzel bir ağustos akşamı evimde çay keyfi yaparken, bu güzel tılsıma eşlik eden birşey daha olsun istedim ne mi tatil anılarım.. Nerde kalmıştık?

Klişeleşmiş şeyler yazacak değilim tabisi. Ben Italya tatilimi planlarkene, edindiğim Dan Brown'un Cehennem adlı kitabı ve Leonardo Da Vinci'nin hayatını konu eden Da Vinci's Demons dizisiyle zaten hayalimde Floransa sokaklarında tatlı bir gezintiye çıkmıştım.. Gidecek herkese de özellikle kitabı okumasını tavsiye ederim ;) Sadece Floransa değil Venedik içinde çok güzel bilgiler barındırıyor.Kitaptan toparladığım bilgiler dahilinde alıcı gözle tadına vararak gezdiğimi kabul etmem gerek ;).

Floransa, Roma'dan karayoluyla 3 saatlik bir mesafede. Bu mesafeyi hızlı trenle 1.5 saatte alabiliyorsunuz. Milano'dan ise hızlı trenle 2 saat 45dk'da.

Floransa'da ilk gözünüze çarpan dar taş sokaklar.. Rönesans'ın doğduğu bu kente daha adımınızı atar atmaz nerden başlamalı diye bir abandone oluyorsunuz. Ama üzülmeyin, gezip görülecek çoğu tarihi lokasyon yürüme mesafesinde ;).

Bizim ilk durağımız bir çok yerden de görülen belirgin kubbesiyle Duomo (Floransa'lı Meryem Ana Katedrali) oldu. Enfes bir mimari, Londra'daki St. Paul ve Vatikan'daki St. Pietro'dan sonra giriş ile sunak arasındaki mesafesi en uzun olan kilise. Yanında Giotto tarafından yapılan bir çan kulesi var. Kathedralin yapımı 140 yıl sürmüş Michelangelo tarafından yapılan Meyem Ana'nın acısını yansıtan Pieta isimli meşhur heykeli görmeyi de ihmal etmeyin. Kubbesine çıkış ücretli. Biz tercih etmedik. Tur rehberi, kubbesinden Floransa manzarasının çok güzel olduğunu belirtmişti ;). Birde yine bu alanda yer alan Battistero (Vaftizhane) var. Dante'nin de vaftiz edildiği bu yapı bizans stili mozaiklerden yapılmış. Dante, "Inferno" isimli eserini yazarken bu yapıdan etkilenmiş. Bu şehirde gittiğiniz bir çok yerde, daha önceden bu sokaktan geçtim galiba, bu kiliseyi görmüştüm gibi bir klişeyi yaşamanız da kuvvetle muhtemel, bu durma Floransa'da "Stendhal Sendromu" diyorlar. Zaten km başına düşen sanat eseri açısından dünyanın en zengin şehri olduğunu düşününce her metre karesini sindire sindire gezmekte fayda var diye düşünüyorum.

Duomo

Vaftizhane





Duomo'daki gezinizi tamamladıktan sonra Via dei Calzaiuoli'den yürüyün. Davud Heykelinin bir kopyasınında bulunduğu güzel bir meydana çıkacaksınız. Signoria Meydanı!  Palazzo Vecchio (Eski Saray) ve Uffizi bu meydanın sınırlarını oluşturuyor. Floransa'yı Floransa yapan sanatçıları ve eserleri kuşkusuz. Ama unutmamak da gerek, sanatçılara olan desteğiyle Lorenzo de Medici ve Dante'nin bu şehre çok katkısı var. Sarayı Rönesans'ın babası sayılan Mediciyi biraz araştırarak gezmenizi öneririm. Saray bir kaleyi andıran yapıda. 1470'de Medicci ailesinin evi olarak kullanılmaya başlamış. Avlusu ise daha sonra Michelangelo tarafından yapılmış. Sarayın önünde Michelangelo'nun meşhur Davud Heykelinin bir kopyası var. Saray'da dikkat kesilmeniz gereken bir bölüm var. "Beş Yüzler Salonu", büyük konseyin beş yüz üyesinin savaş sahnelerini gösteren büyük freskler altında toplandığı salon. Palazzo Vecchio giriş ücreti 10 euro.


David


Palazzo Vecchio
Beş Yüzler Salonu



Dante


Uffizi ise tam bir sanat galerisi, U harfi şeklinde bir yapı. Labirent edasıyla bir tura çıkın ve bu turda dikkat etmeniz gerekenler arasında Botticelli'nin "Venüs'ün Doğuşu" adlı tablosu, "İlkbahar" freskleri, Da Vinci, Raphael, Michelangelo, Titian gibi ünlülere ait tablolar var.Uffuzi, dünyanın en eski sanat galerisi ünvanını da hakediyor. Ayrıca ikinci kattaki koridorda, tavana yakın konumlandırılmış tablolara dikkat! evet Osmanlı Padişahlarına ait tablolar var ;).  Turu tamamlarken gözünüze tanıdık birşey çarpabilir Medussa! Burda fotoğraf çekmek yasak. Görevliler, fotoğraf almaya çalıştığınızı farkettiğinde sert dille uyarıyor, hatta kameranızı alırız şeklinde ifadelere de kulak misafiri oldum :D. Uffizzi giriş ücreti 10 euro.

Uffizi'den sonra bu meşhur meydan'da Gelateria'de dondurma tadın ;). Meydan'da yemek için birçok mekan bulunuyor. Ancak Floransa'da turistten çok da hoşlanmadıkları bir gerçek. Çok fazla turist çektiği için, kentin yerlileri yaka silker hale gelmiş. Servis anlayışları oldukça kötü. Bu güzel şehirde kötü muamele görebileceğinizi bilmenizde fayda var. Yemek yediğimiz mekanda biz istemeden hesabı gözümüze soktular ;) kalkın işgal etmeyin der gibi. O nedenle yemek için Signoria Meyda'nındaki mekanları tercih etmemenizi öneririm.

Mekan önerisi sebzeli çorba

Dondurma Önerisi Olan Var mı? :)


Uffizi'yi geçip, Arno nehrinin üzerindeki Ponte Vecchio'ya (Eski köprü) ulaşın. Floransa'nın en eski köprüsü olan bu yapı oldukça etkileyici, üzerinde küçük dükkanlar var. Devamında Pitti Sarayı var. Sarayın arlasında Bobolli bahçelerinde gezinti yapın.

Sokak Ressamları

Ponte Vecchio




Biz Floransa'daki ilk akşamımızı Piazzale Michelangelo'da (Michelangelo Tepesi) tamamladık. Burası müthiş. Eda ile bu tepeye yürüyerek çıktık. Giderken daracık sokaklar ve yüksek taş binalar arasından geçerken arkamızı da kontrol etmeyi ihmal etmedik :). Giderken Michelangelo'yu da baya bi andık :) Ama itiraf etmeliyim ki bu tepe inanılmaz. Michelangelo'nun bu tepeyi ölümsüzleştirdiği kadar var. Şehir bu tepeden inanılmaz güzel görünüyor. Tarih gözününüzn önünde! Size düşense seyre dalmak... Birde meşhur Davud Heykelinin bir (Bronz) kopyası da bu tepeyi süslüyor. Bu tepe'nin bende bir anısı daha var gerçi. Büyülendiğim şehir manzarasını ölümsüzleştireyim derken, kameramı objektifi üzerine düşürdüm :). Bir makine alacağım var senden Floransa! :)

Michelangelo Tepesi

David (Bronz Kopya)



Bu şehirde, Galleria del Accademia önünde olukça uzun kuyruklar oluşuyor. Michelangelo'nun ünlü Davud heykelinin aslı bu galeride sergileniyor. Gitmeden önce biletinizi internet üzerinden alırsanız, uzayan kuyruklarda zaman kaybetmezsiniz ;). Giriş ücreti 15 euro.

Görebileceğiniz diğer mekanlar ise, Bigallo Müzesi, Piazza della Republica, Santa Maria Novella, San Lorenzo Bazilikası, Santa Croce (Kutsal Haç Kilisesi). Kutsal Haç Kilisesinde Galileo, Machiavelli ve Michelangelo'nun mezarları bulunuyor. Dante içinde sembolik bir mezar mevcut. 

Floransa'da yanı toscana bölgesinde yemek iç kırmız eti tercih edebilirsiniz, bu bölgede et yemekleri oldukça meşhur. Birde yemeğe eşlik edecek "Chianti" şarabı tabiki... Biz Floransa'daki ikinci günün akşamında yemek için tavsiye edilen II Borno Antico'yu tercih ettik. Ilk Risotto deneyimim oldu.

Alışveriş içinse, yine deri mahsulleri başı çekiyor. Toscana bölgesine ait deri işçiliği oldukça pahalı. Uzak doğudan ihraç edilen derilerden de çanta ve türevi görebiliyorsunuz. Fiyat performansıda haliyle daha makul. Ama pazarda gezinirken fırsat avcılarının avı olmayın ;). Hakiki Toscana derilerinden üretilen ürünleri, sadece pahalı ve gözde dükkanların vitrininde izlemekse bedava!! :)

Bu şehre tekrar gelinir mi diye sorarsanız. Benim alacaklarım olduğu için tekrar gelmeyi isterim.. Tadına varamadım!

Sevgiler..

melek
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...