9 Ocak 2016 Cumartesi

Bremen'de Yıllara Meydan Okuyan Alman Mahallesi "Schnoor" ve "KatzenCafe"

Herkese Merhaba,

Sabah'ın ilk saatlerinde Alman'lar ile güne başlıyorum :)
Bugün sizinle Bremen'de altsdat bölgesinin yine en güzel yerlerinden birine gidelim. Eski Alman mahallesine.. Schnoor deyim yerindeyse yıllara meydan okuyor... Daracık sokakları, bitişik nizamlı evleri, butik dükkanları ve yine bir klasik olan Katzen Cafe'si ile sizi davet ediyor... Sokaklar çok renkli, gerçi christmas etkinliklerinden dolayı şehir ekstra renkli, ama, bu mahalle büyüleyici... Sabahın erken saatlerinde oldukça sakin olsada öğlene doğru hareket başlıyor ve akşam 21:00'e kadar o hareketlilik devam ediyor. Evet almanlar oldukça disiplinli bir millet.. Sabah dükkanlar 09:00 - 10:00 gibi açılıp, akşam 20:30 dedi mi neredeyse tüm kepenkler iniyor... Geriye sadece yemek yeyip, birşeyler içebileceğiniz sayılı birkaç mekan kalıyor.. Schnoor'u keşfetmeye benim gibi erken saatlerde başladıysanız eyvah! yapacak birşey bulmak oldukça zor :). O yüzden şehre ayak uydurun ve yavaş hareket edin.. Bu bölge'de yürüyüş yapıp, turistik amaca hizmet eden dükkanlardan alışveriş yapabilirsiniz.. El yapımı hediyelik eşya dükkanları bu mahallede ve  oldukça yoğun. Birde yine Bremen'e has üzerinde "Bremer Kluten" yazan çikolatalardan da almayı ihmal etmemek gerek :). Alışveriş faslı bitince güzel kafetaryalardan birinde mola alıp kahvenizi yudumlayıp kitap okuyabilirsiniz.

Bu mahallede ve bu evde yaşamak isterdim, net!
 




Katzen Cafe'nin Kedili Tabelası  


Bu mahallede bir klasik olan Katzen Cafe, kesinlikle deneyimlenmesi gereken bir mekan.. Mekana ulaşabilmek için solda resmi olan kedi  figürlü tabelanın sağındaki daracık sokağa girin, bir insanın geçebileceği kadar bir genişliğe sahip olduğuna şaşırabilirsiniz ancak daha şaşırtıcı olan bu hattaki  trafiğin yoğunluğu..Schnoor, turistik bir bölge oluğu için mahallenin bir üst ve bir alt sokaklarını birbirine bağlayan en kestirme yol Katzen Cafe'nin de üzerinde olduğu bu sokak :)
Katzen Kafeye Çıkar! :)
Katzen Cafe birkaç bölümden oluşuyor. Kot farklı, kat kat bir mekan.. Burası da christmas etkinliklerinden payına düşeni fazlasıyla almış, ancak terası ve bahçesi; samimi olduğu kadar hoş da dizayn edilmiş.. Böyle olunca da dışardan görebildiğiniz kadarlık bölümü bile tek başına davetkar oluyor.. Ancak asıl olayı Moulin Rouge tadında leziz bir akşam yemeği! Sevgiliyle başbaşa gelinmeli ve bu atmosfer yaşanmalı...
Mekan'da mutlu bir ben :)
Tavsiyem kesinlikle somon yemeniz, oldukça başarılı bir sunum ve lezzet... Yanınaysa bir alman klasiği olan Franziskaner weissbier almanızı önerecem. birkaç çeşidi mevcut. klasik olanı tercih edin ;).. Birde mekan normalde rezervasyonlu müşteri kabul ediyor. Bizim gibi, çat kapı hesabı giderseniz, uygun olan bir yerde ağırlanmayı göze alın :). 

Nefis Somon ve iştah açıcı sunum ;)


Sevgiler sevgiler...

melek

8 Ocak 2016 Cuma

Christmas Marketler ile Şenlikli bir mola...

Herkese Merhaba,


St. Petri Dom



Bremen mızıkacıları ile açılışı yaptık, ama asıl güzel olan sanırım şenlikli bir avrupa...

Bu şehrin en belirgin özelliği dolambaçlı parke sokakları, sivri çatılı ve kafes görünümlü penceleriyle 500 yıllık tuğla evlerinin yanında yer tutmuş olan yeni antrepler ve işyerleri..

Tarihe yolculuk yapmak isterken, arada yükselen yeni binalar her nedense rahatsız etmiyor, kısacası başarılı bir harmonize...

Bremen'deki eski yerleşke yani alstadt  tek bir yeri değil oldukça geniş olan bir bölgeyi içine alıyor. Bunlardan en turistik olanı sanırım Marktplatz, Burası önceki yazımdan da hatırlayacağınız gibi hem Bremen mızıkacılarına ev sahipliği yapıyor, hemde birçok tarihi yapıyı üzerinde barındırıyor. Oldukça büyük olan bu meydan şehrin merkezi de sayılıyor. Bu meydanın baş tacı yapılarından bir kaçı şöyle; St. Petri Dom, Rönesans döneminden kalma Belediye Binası, yine oldukça ünlü restaurantlardan biri olan -oldukça eski bir şarap fıçısını da sergileyen- Rastkeller, Schütting ya da tüccarlar evi, Eyalet meclisi, Roland Heykeli, vb...

Rastkeller Restaurant
Roland Heykeli





















Bu meydandan noel nedeniyle kurulmuş olan christmas marketleri, atlı karıncaları, dönme dolapları, yılbaşı ağaçlarını vb. çıkarırsak, geriye birçok avrupa kentinde rastlayacağınız klasik bir meydan kalır... Bu tür tarihi meydanlar arasındaki tek fark binaların mimari özellikleri, ama birçoğu temelinde aynı.. Evet kesinlikle etkileyici, ama birkez sindire sindire gezersiniz, sonraki günler farklı yerleri görüp tecrübe etmek istersiniz, yani benim için genelde öle oluyor :)



Glühwein




























Ancak kısa süreli bu seyahatimin 3 gününde de bu meydanın havasını bile ve isteyerek soludum. Neden mi? Birincisi nereye gitmek istersem yolum bu meydandan geçiyordu, ikincisi atmosferi büyüleyiciydi ve o canlılığın içinde kaybolmak güzel oluyordu, 3. ise sanırım istem dışı nasıl bir yaşamım olmalıydıyı bu meydanda analiz edebiliyordum... Evet ben kesinlikle Avrupa insanıyım!


Hadi biraz fotoğraflı anlatıma geçelim, buyursunlar Christmas Marketler...




Sevgiler...

Melek

2 Ocak 2016 Cumartesi

Bremen Mızıkacıları ile buluştum sonunda :) [#diebremerstadtmusikanten #townmusicianofbremen 01.12.2015]

Herkese Merhaba,

Gelin sizi bir masal diyarına götüreyim..

Benim için de plansız gelişen, ama kendimi son anda dahil etmeyi başardığım bu seyahat, benim yarı zamanlı ilk yalnız Avrupa deneyimim oldu :), güzel de oldu...

Çocukluğumun masal kahramanları hep bir köşede durur, dönüp onlara bakamayacak kadar büyüdüğüm de doğru, ama fırsat doğunca da sil baştan hatırlamak iyi oluyor. Bremen gezim de tam bu tatta...

Bremen, Almanya'nın kuzey batısında konuşlanmış bir şehir. Grimmy kardeşlerin de yücelttiği bir şehir olduğu kuşkusuz, nasıl mı _? Eşek - Köpek - Kedi ve Horoz versem size :). Sizde benim için çalıp söyleseniz mesela??

Bu sevimli kahramanlar şehrin can damarında yani Marktplatz'da diğer bir deyimle de alstadt bölgesindeler. Şehrin en uğrak turistik noktalarından biri de bu meydan, bu sevimli kahramanlarsa bir köşede sıkışmış kalmış gibi...


Bir inanışa göre eşeğin bacağını iki elinizle tutup dilek tutuğunuzda dileğiniz kabul oluyormuş, böyle şeylere inanmadığım halde, 3 günlük gezimin 2 gününde de bu heykelin yanına geldim ve bu ritüeli gerçekleştirdim :)

Bu meydan için anlatacak çok şey var aslında, özellikle benim gibi, aralık ayında ziyaret ederseniz Christmasmarktlar ve şenliklerin tadına da vardığınız bir tatil olur ;)

Bremen'e yönelik anlatacak çok şey var, ama uzundur yazmaya ara verdiğim için az öz yazarak dönüş yapim dedim :)

Devamı gelecek ;) anlatacak çok şey birikti...

Sevgiler sevgiler

melek


  
  

31 Aralık 2015 Perşembe

2.0.1.6

2015'i geride bırakmaya saatler kala, bu yıl ki temennilerim şöyle;

  • Sağlık için gerekler listesi gözden geçirilecek... (birazdan hastaneye gidecek olmam ise tesadüf :), iyi miyim tabi ki değilim, bu öskürük nerden çıktı yavff)
  • Sevdiklerimize daha da çok zaman ayrılacak.. "uzaktasın, ve seslerini duymak yetmiyor mu?", benim için genelde öle, o zaman çık git... Davet bekleme :)
  • Gereksiz olan alışkanlıklar minimize edilecek, - misal alışveriş gibi- gerçi bu isteğimi yerine getirebileceğime ben de inanmıyorum ama yazim de, şurada dursun :)
  • Dünyada barış için dua etmek, çünkü biliyorum devletlerin (?) işine gelmiyor.. Dua'nın açamayacağı kapı yoktur derler.  Bi mucize olur belki de 
  • Tabi ki bana ilaç gibi gelen seyahat güncem!!! son bi kaç seyahatimizin ağır bilançosu bizi sarssada möhim deel :) durmak yok yola defam!!!
  • Kendinle kal ;) çoğu zaman iyi gelir, ne mi yap? =>Yaz, oku,  çık dışarı yürü, nefes alma ritüellerini araştır ve doğru nefes almaya başla, arkadaşlarınla buluş dünyayı sen kurtaracakmışsın gibi değil, boş geyik muhabbetler et, deşarj ol ve her daim sev ve sevgiyle kal, özür dilemesini de teşekkür etmesini hayatından eksik etme! sonundaysa yaşadığın her gün için şükret!

Kısacası;

Sağlık, mutluluk, huzur, aşk, sevgi, başarı, bol kazanç daha sayamadığım ne varsa peşinizden kovalasın sizi :)
Tabi ki yakalasın da!!


Sevgiler






22 Eylül 2015 Salı

Bath'a yolculuk...

Hadi gelim sizi İngiltere'de küçük ve de çok sevimli bir şehre götüreyim..

Bath: Londra'dan yaklaşık 160km uzaklıkta ve Londra'nın Güney-Batısına düşen bir şehir.  Tren ile ulaşım da oldukça rahat. Gezi planlamasını Inan aylar öncesinden yaptığı için ulaşım maliyeti konusunda bilgi aktaramıyorum. Ancak deneyimlerden hareketle, planlı seyahatlerde bağlantıların da alınması maliyetleri oldukça düşürüyor. Bilginiz olsun :). Biz, trenden inip, gardan çıkmadan hemen bir Bath haritası alıp keşfe başladık. Şansımıza hava yine kapalı arada birde yağışlı olmasına rağmen, yılmadık ve şehri baştan sona yürüyerek keşfettik...



Neler mi yaptık; hadi özetleyeyim :)
 
"Bath" adından anlaşılacağı üzre vakti zamanında Kaplıca - Hamam bölgesi olarak inşa edilmiş. Yani Roma döneminde.. Zaten şehri ilk olarak Romalılar kurmuş, Merkezine konuşlanmış Roma döneminden kalma Roman Bath'ı gezerseniz bu şehre neden bu ismin verildiğini sanırım fazlasıyla anlamış olursunuz. Müze yapıldığı dönemi gözönünde bulunduracak olursanız oldukça iyi korunmuş durumda. Bu müzede en çok dikkatimi çeken, su yolları oldu..Bu yollar birden fazla havuzla birleşiyor. Kısacası Roma'lılar banyo kültürünü önemsiyor.. Müze şehir merkezinde bulunuyor.Girişi 10£.

Roman Bath
Roman Bath
Roman Bath
Roman Bath
 Müzeden çıkınca, bir meydana ulaşacaksınız. Meydanda konuşlanmış Bath Abbey  tüm görkemiyle sizi davet ediyor...



Bath Abbey
Kim varmış burada :) Cnm bebem İnan!!!
Şehirde bulunan önemli mimari yapılardan bazıları; Bath Kraliyet Tiyatrosu, Lansdown Crescent, Royal Crescent, The Circus ve Pulteney Köprüsü... Tüm bu yapılara yürüyerek ulaşım mümkün...

Pulteney Bridge
Pulteney Bridge
Pulteney Bridge
The Circus
The Circus


Listenize The Holbourne Museum'uda ekleyebilirsiniz.. Girişi ücretsiz olan bu müzede fotoğraf almak yasak... Kış bahçesine bakan bir bölüm var, burası cafe olarak kullanılıyor, orada bir 5 çayı molası vermenizi ve limonlu kek yemenizi tavsiye ederim ;)

The Holburne Museum
The Holburne Museum
Müze'de 5 çayı :)
ve tabiki, güzel parklarında bir es alın! Ayaklarınızın dibinde hızlıca ilerleyen Sincap'ları seyre dalın...


Şehir oldukça sevimli, ne çok bunaltan bir kalabalık var, ne de yoğun bir trafik... Bizdeki emekli hayali sahil kasabalarından hallice de diyebilirim. Şehri cazipleştirense sanırım herşeyi birarada sunabiliyor olması.. Yürüyerek kentin birçok alanına ulaşabiliyorsunuz. Merkezi tüm isteklerinize cevap verecek alternatiflerle dolu! Hele ki Londra'dan sonra böyle bir şehre gelmek, İstanbul'un ardından İzmir'e gelmek gibi birşey.. Tabi İzmir kadar büyük bir şehir değil, deniz de yok, ama en doğru benzetim sanırım bu olurdu :). İstanbul gibi büyülenmiyorsun, ama istediğin herşeyi daha kolay yapabiliyorsun... 
Merkezinde gezerken dikkat kesildiğim birşey oldu ne mi? Daha önce Brighton'da gördüğüm Dikiş atölyesinin aynını burada da gördüm.. Ve yine katılıyoruz... Niye mi? "Her Genç Kızın Hayali Singer Dikiş Makinesi" geyiği de ondan :))) Brighton'da bu atölyeyi gördüğümde evet işte bende olmayan bu diyerek katılmıştım :)

İngiltere'deyseniz ve sevdiklerinize ne hediye alacağınıza karar veremiyorsanız tavsiyem "earlygrey tea" almanız, bu çayların hediyelik boyları var ve oldukça orjinal tasarlanmışlar ;) Küçük ahşap kutularda satılıyor. Kutuların üzerinde de İngiltere'ye özgü resimler var
Sanat Galerisi Not: Victoria büstleri ve heykelleri heryerde...
Ferforjelere dikkat!!!


Inan'ım

Dikiş Atölyesi (Singer :))) )


Ulaşımı bizim gibi trenle yapacaksanız, istasyonun hemen karşısındaki English Pub'a uğrayın.. Bu Pub'da ortamın nüansını yaşarken aklınızdan şunu söylemeniz kaçınılmaz olacaktır.... İyi ki gelmişim!


Sevgiler...

Melek

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...